Motorcu Cinayetleri ve Toplumsal Gerçekler


Ülkemizde ki bisiklet aktiviteleri gibi motorda kimileri için önemli bir aktivitedir. Ve hiçte azımsanamayacak kadar kalabalık olan bu kitle görmek,gezmek ve en önemlisi de yeni bir şeyler keşfetmek amacıyla motor üstünde kilometrelerce mesafeyi kat ediyor. Özgür bir ruhun en yalın şekliyle dışa vurumu olarak görülmesi gereken bu aktiviteyle insanlar çok değişik deneyimler yaşamakta ve bu özgürlüklerini de sonuna kadar kullanmaktadırlar. Esasında geçenlerde yaşanan üzücü olayda gelinmesi gereken nokta toplumsal yapımızdır. Kitlesel dinamiklerimiz bir türlü sorun çözme ve empati kurma noktasında istenilen seviyeye gelemiyor. Yani bilinç seviyemiz insan ilişkilerinde kaba bir düsturla en alt seviyede. İkili ilişkilerde ve iletişimde kendimizi ifade edemiyor ve altta kalma kompleksiyle beklenmedik tepkiler geliştiriyoruz.
 Maalesef ki evvela insanı tanımıyoruz. Faailiyet ve aktivitelerin ne amaçla yapıldığı veya insanların aslında neyi amaçladığından bi haberiz. Her zaman şiddeti ilke edinip vahşi bir eylemi gerçekleştirmek kimileri için çok basit ve sıradan bir olay. Bu ister gasp olsun, ister kendi istediği bir şeyi başkalarına yaptırmak olsun, yada bir fikri birilerine empoze ettirmek olsun her alanda karşımıza çıkmakta. Eğitim seviyesinin de insani davranışlarda ki etkisi göz ardı edilemez ki malum bu konuda hangi seviyede bulunduğumuz bilinen bir gerçek. Bunların dışında samimiyet ve hoşgörü gibi vicdani olarak herkeste bulunan duyguları gözden geçirmemiz gerekiyor. Tek düze sadece maddi kaygılarla hareket eden ve bunu elde etme pahasına insani erdemlerinden feragat eden insanlar var maalesef. Bu insanların yaptığı bu tip şiddet eğilimli eylemler bütün topluma mal edilen bir metaya dönüşüyor. Tabi ki böyle bir kaç kişinin kendini alakadar eden hastalıklı ruh halleri toplumun genelini zan altında bırakamaz. 
 Fakat vicdanımızı sorgulamamız gereken bir çok mesele olduğunu belirtmekte fayda var. Sorgulamamız gereken meselelere kısaca değinecek olursak, turizm veya sosyal faaliyet amacıyla ülkemize gelip hayatını kaybeden doğa ve macera tutkunlarını da ayrıca unutmamak gerektiği düşünüyorum. Bunların başında da altı sene önce gelinlikledünya turuna çıkıp İzmit yakınlarında öldürülen İtalyan sanatçı Giuseppina Pasqualino di Marineo geliyor. Ayrıca geçen sene bisiklet turuna çıkan Japon turist Mai Kurihara'da Kapadokya da vahşice katledilmişti. Ve en son ki hadiseyle içimizden birileri olan Engin Öksüz ve Abdullah Türk isimli iki motorcu arkadaşımızı yıldızlar ülkesine uğurladık.Kısacası bu yaşananlar ülkemizde ki insanların kim ne derse desin,hangi kitap neyi yazarsa yazsın veya birileri misafirperverlikten istediği kadar dem vursun aslında batısından doğusuna ne denli birbirinden kopuk ve tahammülsüz olduğununda bir bakıma ispatıdır.

0 yorum: