Öncelikle ele almamız gereken esas sorunun 22 Ağustosta internete vurulacak sansür değil,sansürün boyutunun hangi düzeylere erişim tehlikesinin bulunmasıdır.Bu boyutlar basın ve tv kanallarınıda kapsayan geniş bir litearatürde incelenmelidir.İnternete bir köprü dersek ve bu köprüde eli silahlı yol kesip sürekli denetleme yapan polislerin bulunduğunu hayal edecek olursak ,filtreninde açıkcası ne anlama geldiğini daha basitten anlayabiliriz.Peki gerçek anlamda buna ihtiyaç var mı?Kişisel kanaatime göre her ne kadar internette tehlikeler bulunsada herbir kullanıcının istek ve rızası dışında böylesine bir altyapı ağına dahil edilmesine açıkcası karşıyım.Bireyin çocuğunu koruma ve kollama iradesine her zaman saygı duyarım.Fakat bu diğer kişilerin hak ve özgürlüklerini kısıtlama derecesine gelirse işte o zamanda bu hukuki sınırı aşar.Bunun hukuki olarak hiç bir açıklamasıda yoktur.Kişi rızası dışında kamuda infia uyandırabilecek her bir hareket kanunsuz ve hukuksuz bir altyapının temellerini atmaktadır.Maalesef BTK sivil toplum ve halkın sesini dinlemeden böyle bir karar imza atmıştır.Uygulama eğerki sadece isteyene uygun olarak düzenlenseydi böyle bir tartışma yaşanmayacaktı.Bu nasıl sağlanırdı;sadece filtre isteyen kullanıcıları uygun paketlere yönlendirmekle.Bunun dışında filtre istemeyeni "yine filtre altyapısına dahil etmeyen” bir pakete yönlendirerek sağlanırdı.Umut ediyorum ki danıştaydaki davada tüketiciler kazanacak…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder