21 Aralık 2014

Lanetli Çocuk

Yazar : Honore de Balzac
Yayınevi : Yapı Kredi Yayınları -112 Sayfa
Çevirmen : Orçun Türkay

16. yy ın Fransasın da geçen bir hikaye olan ''Lanetli Çocuk'' Balzacın bilinen eserleri içinde en az bilinenlerindendir. Balzacın eserlerinin hepsinin dilimize çevrilmediğini hesaba kattığımızda bu eserinde Türk okuyucular nezdinde doğal olarak ihmal edildiğini söyleyebilirim. Yapı Kredi Yayınlarının 2010 yılında çevirisiyle birlikte basımını gerçekleştirdiği bu eserde Balzac daha önce bahsettiğim gibi 16.yy Fransasının gotik tarzla bütünleşik gizemli derebeylik dönemine ayna tutuyor. Kral ve beylerbeylerinin saray yaşantılarının ihtişamlı yönleriyle birlikte aşk ve gurur üzerinde duruyor. Yazar ayrıca mimari yönden okuyucuyu o dönemlere götüren bir üslubu kullanır. Kitabın konusuna gelecek olursak dük evlilik yaptığı karısının ilk çocuğundan şüphelenir. Kendi kanını taşımadığını düşündüğü çocuğa kin besleyerek onu saraydan uzaklaştırır. Aynı eşinden olan ikinci çocuğunun kendinden olduğuna emin olarak onu vasisi tayin eder. Kendinden olan ikinci çocuğu savaşta ölünce karısının eski sevgilisinden olan ilk çocuğunu sırf ırkını devam ettirip prestijini korumak adına sahiplenir.Neslini devam ettirmek namına lanetli vasfını taşıyan fakat aslında doğayla bütünleşik Tanrısal duygulara sahip çocuğu saraya alarak dük tayin eder. Fakat çocuk babasının kendisiyle evlendirmek istediği kızla evlenmeyip kendi sevdiği kızla evlenmek isteyince işler bozulur. Katılığı ve zalimliği ile bilen dük çocukla birlikte sevgilisini öldürür. Ve bulduğu kızla kendisi evlenir. Hikayeyi kaba taslak bu şekilde özetleyebiliriz fakat diğer detaylar ve yazarın kullandığı dil okuyucuyu o dönemin Fransasına taşır. Doğa betimlemeleri ve dönemin büyülü atmosferiyle yaşam tarzları Balzacın usta kalemiyle okuru kendine çeker. Ayrıca kitabın çevirisini de gayet güzel bulduğumu söyleyebilirim. Romantizm,aşk,gurur,kin ve vahşetle birlikte Tanrıvari duyguların ifade edildiği eser ayrıca insani hisleri de konuyla çok iyi harmanlamış. Kitabın editörlerce Balzacın felsefik eserleri kategorisinde bulunduğunu da belirtmekte fayda var. Çünkü sadece tek taraflı dünyevi bir konu üzerinde bulunmayıp düşüncelerle de şekillendirilebilecek bir ağırlığı var.Yani konu üzerinden felsefik mahiyette çıkarımlarda bulunulabilir.Eserde ki kişiler,düşünceler ve duygulardaki uyumlu tezatlıklar ve karşıtlıklar dikkatli bir okuyucu için ilgi çekicidir. Kişiler üzerinde derin duygusal betimlemeler,çıkarımlar ve analizlerin bulunmasına rağmen kolaylıkla okunabilecek düzeyde bir kitap olduğunu söyleyebilirim. Kitapta altını çizdiğim kısımlara gelecek olursak ;



''Egemenliği sevenler şefkatten yoksun yüreklerdir''

''Zorbanın gücü ezilenin kaygısı kadardır''

''Mekanların ruh halleri üzerinde gizli bir etkisi vardır''

''İnsan ister mutlu ister dertli olsun birlikte yaşadığı her nesneye bir yüz kazandırır, onları dinler ve akıl alır çünkü doğası gereği boş inançlıdır.''

''Mutlu olmak için geçmişi unutmalı ve geleceği düşünmemeli''

''Duyguların ifadesi ne kadar çok derin olursa ,o kadar daha az açığa vurulur.''

Bilimin ve aklın olduğu kadar bilgisizliğinde kimi insanlar üzerinde bir kutsaliyeti vardır. Bilgisizlik çoğu zaman insanlar üzerinde doğallık ve masumiyet sağlayarak saf,doğal ve Tanrısal bir yaşam tarzı oluşturur. Ruhu kefen gibi sarıp korur''

Yazar Hakkında ;

Honoré de Balzac (asıl ismi Honore Balssa; 20 Mayıs 1799, Tours - 18 Ağustos 1850), Fransız yazar.Asıl adı Honore Balssa'dır. Ancak ismini Balzac olarak değiştirmiş ve De ön takısını eklemiştir. Köy kökenli bir ailenin çocuğudur. Babası tüccardır.1850'de Eveline ile evlendi Paris'e döndüler. Birkaç ay sonra yaşamını yitirdi. Geride 85’i tamamlanmış, 50’si taslak halinde eser bıraktı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder