1 yorum

İstanbul boğaz manzaraları...




Deniz motorundan Samsung E200 model cep telefonumla çektiğim istanbul boğaz manzaraları.Resimleri büyütmek için üzerine tıklayın...

2 yorum

Hayatın Gerçekleri


Bu bölümde kendinizdende bir şeyler bulabileceğiniz bazı olağan gerçeklere göz atacağız.Aşağıda sıraladığım durumlar tamamiyle hayatın gerçekleriyle birebir örtüşmektedir.bu yazıdaki bazı önermelerin ne kadar gerçekçi ve hakikat olduğunu, siz kendi yaşamınızın akışına uygun değerlendirebilirsiniz.muhakkakki bana hak vereceğiniz bazı önermeler çıkacaktık...

* Aradığınız bir şeyi bulamazsınız ,ancak aramadığınız zaman karşınıza çıkar...

*Gözünüze kolay görünen şeyler ,gerçeğinde çok zordur ve siz bunu ummazsınız...

*Sahip olduğunuz şeyin değerini ancak kaybedince anlarsınız...

*Bıraktığınız işinizde hep güzel anılar kalır.Çünkü beyin hep iyi ve güzeli hatırlar.Oysaki onun bilmem kaç katı eziyet ve cefa çekmişsinizdir ama bunu hatırlamazsınız...

*Uzun zamandır duymadığınız bir melodi veya bir parfüm kokusu sizi eski zamanlara götürür...

*Şu anki mutluluğunuz muhakkakki bir sıkıntının sonucudur...

*Para gerçekten parayı çeker...

*Herşeyin çoğu zarar,azı ise kanaattır...

*Boş vakitte zaman herdaim daha çabuk geçer.Sıkıntı,ve yorucu iş ise zamanı zindan eder...

*Tabi afet,deprem veya yangın gibi olaylarda her zaman istem dışı tanrıya yakarış vardır...

*Hayattaki en kötü şey ikilemde kalmadır.İkilemde kalan insan herzaman kaybeder...

*Başarının anahtarı, o işe duyulan inançtan geçer...

*Birisine ne kadar ilgi gösterirseniz o kişiyi o kadar uzaklaştırırsınız...

*Haddinden fazla gösterilen acelecilikte muhakkak bir sorun çıkar...

*Bir kişinin veya nesnenin üzerine ne kadar çok titrerseniz onu o kadar çabuk kaybedersiniz...

0 yorum

Sanata Önyargı


Türk toplumunda sanatın yeri malum.Toplumca sanat alanında bu kadar gelişememizin ana sebebleri aslında bir değil.bir çok sebep ve etken başrol oynuyor.bunların başında ise örf ,adet, gelenekler ve en önemlisi inanç değerleri var.din sanata karşımı diye bir soru sormak geliyor içimden.bana kalırsa kesinlikle öyle değil ancak toplumda geçmişten gelen böyle bir şartlandırma sözkonusu.Hadi opera ve baleyi geçelim en basidinden tiyatroya bilmem kaçımız gidiyoruz.Kimimiz resim galerilerine gidiyor ve kaçımız güzelsanatlarla uğraşıyor.Ya peki musiki?Hangimiz bir Türk heykeltraşını tanıyor?Elle gösterilecek kadar az bir sayı olsa gerek.din faktörüne kendini fazlasıyla kaptırmış bir birey muhakkakki bu dallardan haz alma duygusunu bir şekilde köreltmiştir.Dünyevi zevklerden arınma yolunu tercih etmiş.Buda onun kendi kişisel tercihidir.Ancak şuda unutulmamalıdır ki "Sanatsız kalmış bir toplumun hayat damarlarından birisi kesilmiştir".O yüzden ,dünden daha çok sanatımıza ve sanatçılarımıza sahip çıkmalıyız.Bu toplumsal bir görevdir...

0 yorum

Satranç Tutkunlarına



Şüphesizki satrancı sevmiyenimiz yoktur yada sadece ben öyle düşünüyorum...Eğer sizde benim gibi neredeyse tutkunluk derecesinde bağlıysanız size güzel bir tavsiyem olacak.Aşağıdaki linkten bir çok ücretsiz(freeware) veya demo halindeki satranç programlarını indirebilirsiniz.Sitenin çok geniş bir yelpazesi var.Benim favorim fritz 5.32...Yinede karar sizin.İyi eğlenceler.

http://www.chess.com/downloads

0 yorum

Keman Yapıtları Serisi


keman hakkında ne kadar bilgi sahibisiniz bilmiyorum ama bu sitedeki eski keman videolarının ilginizi çekiceğine eminim.15 keman üstadının değişik tarihlerde seslendirdiği parçaları zevkle dinleyebilirsiniz.Taki 1939 dan günümüze kadar...

0 yorum

Başarının Sırları...


Öncelikle başarının sırlarını ele almaya çalışacağım.başarı nedir diye soracak olursanız gerçekte başarı kişinin kendi istekleri doğrultusunda ,şartlanarak veya içgüdüsel olarak bu isteklerine faal olarak ulaşmasıdır diyebiliriz kısacası.peki bu başarıya ulaşma nasıl olacak?bunu cevaplamaya çalışacağız.başarı kişinin kendi özünde başlayıp yine kendi özünde biten bir olgudur.yalnızca yapması gereken şey bu olguyu şekillendirebilmek.bunu başabilmek için öncelikle özgüven olmazsa olmaz.peki bu özgüveni nasıl yakalacağız?sorunun tek cevabı var o da haddimizden büyük düşünerek.her zaman için kendini kendi bakış açınla görmeden ,aldeta başka birinin gözleriyle görmeye çalışmaktan ibaret olan bir durumdur.olduğundan fazlasını düşünmekte diyebiliriz buna.Sıralayacak olursak,

* Hiç bir zaman olduğunuzla yetinmeyin..

* Ben neyim demeyin ,ne olacağım deyin ve bunu sürekli tenkit edin

* yapacağınız ve gerçekleştirecğiniz şeye öylesine inanın ki,başkalarınında buna inandığına gerçekten kendinizi inandırın.(bu çok önemli)...

*özgüveninizi hiç bir zaman kaybetmeyin...

*Başarınızı kendinizden ziyade toplum nezdinde inandırdığınıza inanın...

*Her zaman büyük düşünün,küçük teferruatlar üzerinde takılmayın...

*Başarınıza her zaman inanç duyun ve kendinizi şartlandırın...

*Hiç bir zaman yerinmeyim ve başarının ruhunu oluşturun...

0 yorum

Yakarış...(şiir)


Bir kenarda uzayıp giden gözler vardır ya hani
Sanki hiç bir şey görmezmiş gibi bakıp duran
İnanası gelmiyor gerçek ışık,özlem ve umutu
Yarınlar için sevinç ve hasret ile sabırsızlanıyor
Ama gelmiyor işte o aradığı ve beklediği umutları
Sonra yılmadan tekrar umut ve yakarış ediyor
Ama ne bir cevap nede bir teselliveriliyor kendine
Yine isyan etmiyor küçücük bir temennide bulunuyor
Belkide kendini avutuyor bu küçücük dünyada
Bütün hayatını ve özünü ellerinden almış dünyaya
Bir kere olsun sövmüyor hayaller içinde
Ve belkide rüyalar aleminde yaşamaya çalışıyor
Bütün istek ve arzularını bastırarak yaşamak
Ne derece kötü taksim ediliyor kaderi
Oysaki oda değilmi bu hakikatta yaşamaya çalışan
Bir insan veya adına ne derseniz işte...

0 yorum

Sivas Katliamı Belgeseli

Can Dündarın "O Gün" isimli belgesel kuşağından "sivas cehennemi" belgeseli.izlemeyenler için tavsiye ederim...

0 yorum

The Islam miniatures (topkapı palace-istanbul)


İslam minyatürlerini incelemek isteyenler ,topkapı sarayındaki eserleri bu linkten indirerek inceleyebilir...
download link:
an useful site:

0 yorum

Türk toplumunda Şiddetin Önlenemez Yükselişi


Öncelikle şiddet dediğimiz kavramı enine boyuna ele almak gerekir zira sadece bir açıdan bakacak olursak diğer boyutunu kaçırmış oluruz.Türk gençleri arasında hızlı bir şekilde yayılan şiddeti bir çok faktör besler.bunların başını tv kültürü ilk sırada çekmekle beraber,bilgisayar dünyasında gelişen oyun çılgınlığıda bunun tuzu ve biberi olur.hergeçen gün artan şiddet eğilimli oyunlar bu önlenemez yükselişi arttırır.gençlerin kültürlerini unutgan bir tavır seyrederek örselemeleri ve gerekli aile desteğinden uzak bireyler burada daha fazla bir eğilim göstermektedir.aileden ziyade arkadaş çevresinin getirmiş olduğu olumsuz koşullarıda ele alacak olursak sonuca daha derinlemesine girebiliriz.aile içi şiddette diğer bir konudur.Ailesinden şiddet gören bireyler bunu değişik şekillerde çevrelerine yansıtmak isterler.bir bakıma hınç ve öfkelerini çıkaracak kişiler ararlar.tevazzu ve hoşgörüden ise nasiplerini almamışlardır.Genetik etkenlerde göz ardı edilmemeli ayrıca...

0 yorum

Kültürel İzolasyon


evvela yazıma başlamadan önce şunu belirtmeliyimki ülkemizde her geçen gün devam eden ve bir türlü önünün kesilemediği gerçek bir yozlaşmanın devam ettiğidir.Olaya bakılacak olursa aslında irdelenmesi gereken şey bu değişimin nereden ve nereye gittiği olmalıdır.türkiyenin doğusundan batısına bu izolasyonu her yönden ve kesim görmek mümkün olmaktadır.Sinema ,dizi gibi televizyon kültürünün fevkalade etkili olduğunu gözlediğim bu geriye gidiş ancak yine aynı kanallar doğrultusunda yapılacak sistemli bir eğitimle düzeltilebilir.türkiyeyi bölgelere ayıracak olursak Batı kısmı daha çok amerikan kültürünün doğurduğu doğmalarda etkilenmekte ,doğu kısmı ise daha çok varoş dediğimiz kavramı daha bir katı şekilde kendisine uyarlamaktadır.Sonuç itibari ile yozlaşma herkesimde görülmekte özellikle gençlerde ilerlemesini tüm hızıyla sürdürmek.Ergenlik çağına girmiş bir gence eğitimden ziyade siyasal eğomonya kazandırma çabaları(bir kesim tarafından) bunun neticesini görmemizi sağlıyor.Vurdulu kırdığı dizilerde buna ön ayak olmakta adeta bir hortum gibi gençlerin büyük kısmını kendisine çekerek kendi evrimini tamamlamaktadır.Diğer bir mevzu ise rock,metal dediğimiz amerikan kültürünün bu kadar etkinleşmesindeki ana hatlar olmalı.Bir kısım bunu emperyalizme dayandırırken ,diğer bir kısım ise bunun gelişmek(!)ten ibaret olduğunu söyleyerek sanki haklılığını ispata çalışıyor.kimisi bunun amerikan değil evrensel bir kültür olduğunda ısrarlı.neresinden bakacak olursak bakalım bunun türk kültürüyle en ucundan bir uyumluluğunun söz konusu olmadığıdır.genellikle yaşam standartları belli bir konumda olan gençlerin ilgi alanlarını kapsamakla birlikte müzik bir araç gözüyle bakılır.şunu belirtmeliyimki "türkü söylemesini bilmez çocuklar"...evet bu kadar açıktır.kimisi arabesk dinler,kimisi rock-metal peşinde koşar ancak kimse türkü bilmez.ne kadar acıdır.dinleyenide geri kalmış olarak hitap edenler yokmu?gülsekmi ağlasakmı bilmiyorum.yorum sizin...

0 yorum

Rıhtım...(şiir)

Bir rıhtım düşünüyorum şimdilerde,
Uzak diyarların açılan bir kapısı,
Bezgin solgun ama alabildigine ihtişamlı,
Bazen sakin bazende muazzam hışımlı,
Yanaştırmaz takaları koynunun dibine,
Döver onları her bir dalga sesleriyle,
Sonra sakinleşir durulur bir çocuk gibi,
Anlatırmaz yaşanır onun bu hali,
Sanki duygulu bir insana benzer her daim,
İşte vardır orada saklı bir rıhtım...

0 yorum

Hayata direnç...(şiir)

Bir inanış vardı fikirlerinden,
Aslını ise inkara varmadı,
Gülümseyen dolu gözleriyle,
Bakıyordu ufkun ince çizgisine,
Filizlenen bir meyve ağacı içinde,
Her daim meyveleri olgun ve taze,
Onları sunardı düşünceleriyle,
Aydınlatırdı karanlığı kandil misaliyle,
Gülmezdi yüzü hüzün ve yakarışdan,
Çıkmazdı gamzesi al yanaklarından,
Sararmış çehresi her daim dikti,
Bakıyordu hayata inatçı gözlerle,
Düşünüyor,bakıyor hissediyor,
Anlıyor,ağlıyor ve inliyor,
Bir salkım asması yoktu belki,
Ama yine gururla süzüyor hayatı...

0 yorum

Elveda...(şiir)

Elveda ey umutsuz ağlayışlar,
Akıp gürleyen nehir şırıltılarına,
Parıldıyan yakamozun hatırına,
Serpilip kanatlanan her bir kuşa,
Umutla çalınan her bir senfoniye,
Toprağın bağrından fışkıran fidana,
Ve onu yeşertip besleyen yağmura,
Gecenin hışmında inliyen rüzgara,
Ve yine bir kadın gibi gözüken aya,
Işıyarak parıltan ve aydınlatan güneşe,
Süzüleyerek yüzen her bir balığa,
Cesur ve heybetli her bir dağa,
Elveda ey umutsuz ağlayışlar...

0 yorum

Gerçeküstü...(Şiir)


Saklı bir konak vardı harap ve viran,
Elleri yontulmuş bir ağaç dalı misal,
Yaşıyordu orada ağarmış saçlı bir adam,
Yanık yanaklarında tatlı bir tebessüm,
Uyandırıyordu hayallerindeki peri kızını,
Karamsarlık hidayetini örseleyen bir çekiç,
Akıyordu terleri çizgi çizgi buram buram,
Sonra toprağı yeşertiyordu o tuzlu suyu,
Açan menekşeler ağarmıştı morarmaktan,
Üzerlerinde hep bir ikilem hep bir denklemsizlik,
Kol kanat geriyordu onlara yaşama sevinci,
İnatçı bir çocuk gibi yağıyordu yağmur,
Ve ıslatıyordu ağlayan gözlerini kana kana,
Bakmıyordu bile akan gözyaşlarına,
Bir an olsun ne bir şüphe nede bir arzu,
Bereketiyle yeşertiyordu imkansız olanı,
Amacını bilen bir eda bir ahkamlık,
Sezgi ve ulaşılacak erdem ötesi bir şey,
Adı yoktu belkide inanası üzeri,
Sonra herşey uçsuz bucaksız bir denizde,
Toplandı ve varılması gereken yere,
Vardığında işte olan oldu ...
Sancı,ağlayış yakarış ve bir tutam hüzzam,
Koptu kalbinden belkide gelmeyecek üzere,
Ayrıldı benliğinden ve uçtu gözlerinin önünden,
Ama umut,bekleyiş ve hülasa bir rüya,
Sardı çeperini yırttı böğürünü,
İşte o zaman bağırdı o şöyle;
Özgürlük,özgürlük ve yine özgürlük...




0 yorum

UFO düzmecesi...


Yıllardır insanların kafalarını kurcalayan bir konu:UFOlar...gerçekmi yoksa hayal ürünümü?aslında bunu kimse bilmiyor.kimisi bunu hayal ürünü kandırmaca olduğunu belirtirken kimisi ise bunun gerçek olduğunu veABDgibi büyük devletlerin bunu dolaylı olarak örtbas ettiğini belirtiyorlar.kişisel fikrime gelince benim kendi kanaatime göre bunun koca bir yalan olduğu.bana kalırsa düzenlenen resim ve videoların insanları kandırma amacı taşıdığı ve bazı insanların(bunu üreten)bundan rant elde ettiklerini düşünüyorum.zaten bir çok video ve resmin fotomontaj olduğu ortaya çıktı.(hatırlarsanız özellikle roosvelt olayı).birde ilgimi çeken olay çektiklerini söyledikleri video resimler.fikrimce bu dökümanları dikkatlice incelerseniz göreceksiniz bundan yarım aır önce çektikleri resimlere ufolar o günün koşullarına birebir benziyordu.nasıl mı yani ufo şekilleri biraz daha ilkel,şapka şeklindeydiki o günün uçan balonlarına benziyordu.şimdi çağ değişti teknoloji ilerledi ve bizim ufolarda buna ayak uydurmaya başladılar:))nasılmı şöyle:şimdi baktığımızda ufoların daha modern ve çağdaş çizgide olduğunu ve disk şeklini aldığı görüyoruz.yani onlarında medniyeti bizim medeniyetimizle birebir bir şekilde gelişti:))taa ışık yılı uzaklıktan gelen akıllı varlıklar dünyadaki son 50 yıldaki değişime göre kendi teknolojilerini bizim gelişme durumumuza göre değiştirdiler:))kesinlikle söylüyorum bunlar sadece düzmece şeyler ve insanlar bunlara nasıl inanıyor halen anlayabilmiş değilim.bir de 50 yıl önce bir amerikalı yazar ufolarla temasa geçtiğini ve yer kürenin üzerine çıktığını belirtmiş ve onarın misafiri olduğunu söyleyerek büyük sansasyon yaratmıştı.yazarın yazısında venüs gezegenine gittiğini ve oranın dünyayla eş bir gezegen olduğunu söylemişti.buğün gönderilen uydulardan biliyoruz ki venüs gezegenin tam bir cehennem olduğunu ve hiç canlının orada yaşamayacağını.artık fazla söze gerek yok.dediğim gibi böyle söylencelere itibar etmeyin.unutmayınki bazılarının ekmeğine yağ sürmüş oluyorsunuz.saygılarımla....

0 yorum

Ağlayış ve Figan

Güneşimiz parlamıştı munzurun yamacında,
ne idem alın yazımız buymuş,
krizantemler açardı dağların eteğinde,
zılgıtlar inilderdi sarp yamaçlarda,
gözlerden akan kan ıslatmıştı dijle ve fıratı,
bilinmez bir feodaliteydi artık bu,
yalın ayaklarıyla dolaşan kızlar sarmıştı etrafı,
ağlaşır figan ederdi her biri ayrı bir köşede,
umudumuz ve efkarımız dolaşırdı sessiz sedasız,
ne yaptığını bilmiyen bir çocuk vardı içimizde,
yağmurlar akardı saçlarımızdan ve karışırdı dijleye,
ümitlerimiz sarp dağların arkasında kalmıştı,
tüttürdüğümüz cigaramız bile yarım kalmıştı,
ellerimiz üşürdü kışın ayazında,
bir tutam türkü tuttururduk devamında,
içimiz ısınırdı ama ne zamana kadar sürmeliydi,
bir bilinmezliğe düşmüştük gülüşler ağlayışlarda...

0 yorum

Yorumsuz bir fotoğraf...!!


Ecevitin Avrupa Aile fotoğrafındaki bu görüntüsüne bakacak olursanız neler hissedersiniz?Yalnızlıktan bunalıp,sıkılan "ahh bir bitsede evimin yolunu tutsam" dediği aşikar:-)Zaten diğerleride anlaşılan adam yerine koymuyorlar "Türk siyasetinin mihenk taşını"...Varlığı ile yokluğu anlaşılmıyor şüphesiz.Ama ben yinede bu fotoğrafa bayılıyorum.Paylaşmak istedim...