Rus edebiyatının öncülerinden Dostoyevskinin gerçek sürgün anılarından oluşan bu eserinde bize sibirya cezaevi koşulları ile mahpusların yaşam koşulları arasında farklı bir psiko analiz sunuyor.Eserde, 4 senelik sürgün hayatının kötü koşulları tüm çıplaklığıyla anlatılmakla birlikte suçlu mahkumların sefalet ve fakirlik çizgisinde oluşan yaşam koşulları, farklı suçlarıyla o döneme ait ceza sistemlerinin işleyişi , mahkumların ruh hali ve psikolojik tahlillerine varıncaya dek en ince ayrıntısına kadar işleniyor.Dostoyevskinin gerçek gözlemlerine dayanan eser ayrıca mahkumların diliyle suça düşme sebeblerini ve çözümlerinide irdeliyor.Ceza sistemini eleştirel bir gözle eleştiren yazar ayrıca o dönemin mahkum portresini bize tam manasıyla çiziyor.Sefalet,fukaralık,değnek cezaları, sürgün yaşamı ,duyduğu ve dinlediği bir çok gerçek suçlu hikayesini en yalın haliyle aktaran yazar okuyucularıda adeta o döneme ve yaşam biçimine geri götürüyor.Sürükleyici bir anı-hatırat eseri olması yönüyle o tarihi döneme şahitlik edeceksiniz...Kitaptan önemli alıntılar ;
Rus halkının kalbide, anavatanı kadar geniştir. (Ölüler Evinden Anılar, Dostoyevski)
İnsan, özgürlüğü uğruna neyini vermez ki? Boğazına ip geçirilmiş hangi milyoner bir soluk hava için milyonlarını feda etmez? (Ölüler Evinden Anılar, Dostoyevski)
Bir insanı ezip mahvetmek, ona en korkunç bir katilin bile duyunca titreyeceği kadar ağır bir ceza vermek isteyenlerin, insana yaptığı işin tamamen anlamsız, faydasız olduğu duygusunu vermesi yeterlidir (Ölüler Evinden Anılar, Dostoyevski)
Evet Tanrıya emanetiz artık! Hürriyet, yeni hayat, yeniden doğuş..(Ölüler Evinden Anılar, Dostoyevski)
Düşkün insanların en fazla kızdıkları şey, kendilerine yüksekten bakılmasıdır...(Ölüler Evinden Anılar, Dostoyevski)
Dayak yemeye alışkın olanların hem sırtları hem de ruhları nasırlanmıştır...(Ölüler Evinden Anılar, Dostoyevski)