2 yorum

Fethiye Gezisi

                                    

Bilinirliliği üzerine ilk aklımıza gelen şey yakın zamanda Fenerbahçeyi eleyerek ses getiren bir şehir olmasından kaynaklanabilir. Veya çoğumuz zaten bu isme aşinayız. Tatil yöreleri hatırlandığında ilk Bodrum,Marmaris ve Antalya genellikle akla gelir. Sanırım bu şehirin bir bakıma tenha olmasında bunun etkisi büyük. Geçenlerde tatil dönüşü izlenimlerimi aktarmanın faydalı olacağını düşünerek elime klavyeyi alıp bir şeyler döktürmek istedim.  İstanbuldan uçakla 1 saat gibi bir mesafesi bulunan bu tatil şehri bende çok iyi izlenimler uyandırdı. Dediğim gibi mesafe uçakla çok kısa bir sürede alınabiliyor keza otobüsle yaklaşık 14 saat. Bu açıdan kesin kez uçak kullanarak seyahat etmenizi öneririm..Ayrıca uçak fiyatları şu an otobüs fiyatlarından daha uygun. Ben gidiş dönüş 210 tl ödedim ki otobüsle gidiş dönüş ücreti yaklaşık 200 tl. Farkı siz düşünün ki 45 veya 65 tl yede uçak bileti bulabilme imkanınız yüksek olasılıklı. Özellikle Pegasus havayolları bu konuda oldukça uygun fiyatlarda biletler satışa çıkarıyor.


Ayrıca THY de sınırlı sayıda da olsa çok uygun fiyatlı biletlere sahip. Bu açıdan düşünüldüğünde kesinlikle uçak çok iyi bir seçim olacaktır. Çünkü hem uykusuz ve yorgun düşmek istemiyorsanız tek alternatif bu. Şunu da söylemeden geçemeyeceğim maalesef ki bizde karayolu taşımacılığında kullanılan otobüslerde de zaten yeterli konfor yok ve pek çok sıkıntıyı beraberinde getiriyor. Konumuza dönecek olursak Fethiye ,Ovacık,Hisarönün ve Ölüdeniz bölgelerinden oluşmakta. Ben Hisarönünde kaldım. Bu bölge turistik açıdan oldukça hareketli bölge sayılır. Ölüdenize yakındır ve plaja minibüsle 5 dakikada ulaşabilirsiniz.Ovacık biraz daha geride kalır ve otel fiyatları da nispeten daha ucuzdur.Fethiye ise Çalış plajını barındırır. Fiyatlar değişken olmakla birlikte genellikle Ovacık bölgesiyle paraleldir.Merkezde genellikle yerel halk yaşar ve Türk üsulü kahveler, kebapçılar ve lokantalar bulabilmeniz mümkün. Ayrıca fiyat olarak ta daha uygundur. 12 adalara giden tekne turları buradan gerçekleştirilir.Çok daha kalabalık ve hareketli bir yer olmakla birlikte geceleri turistik açıdan diğer yerlere nazaran daha sığ ve tenhadır. Otogar ve ulaşım araçları-havayolu dahil- buradan kalkar ve Ölüdeniz gibi yerlere yolcu taşır. Taşıma bedeli 5 tl olarak belirlenmiş ki bana oldukça pahalı geldi. İstanbulda öğrenci olarak 1 liraya giden biri olarak oldukça külfetli yolculuk ediyorsunuz.


Ayrıca yaz ayları her daim kalabalık olan minibüslerde ulaşım oldukça sıkıntılı. Turistlerin çoğunun minibüs kullandığını düşünecek olursanız ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız. Plaj olarak Ölüdeniz ve Belcekız plajları yanyana bulunur. Belcekız ücretsiz olmasına karşın Ölüdeniz tabiat parkı paralıdır. Ayrıca şezlong ve şemsiyeye de ayrıca para ödüyorsunuz. Giriş ücreti öğrenci 3, normal 6 tl idi. Şezlong 8 şemsiyede 8 olmak üzere toplamda 16 tl.İçeride ki kafedede fiyatlar çok uçuk. 0.50 tl lik suyu 2 tl den satıyorlar ki diğerlerini siz bu orana göre tahmin edebilirsiniz. Ölüdeniz bölgesinde bulunan Azda Market normal fiyatlardan(piyasa) satış yapıyor. Bunun dışındakiler pahalı satış gerçekleştiriyorlar. Bu arada etkinlikler olarak Yamaç paraşütü, tekne turları ve safari en çok tercih edilen aktiviteler. Paraşüt 250 tl diğerleri de 50 tl civarı gerçekleştiriliyor.Ben koylar turu, 12 adalar turu ve Dalyan turlarına katıldım.


Koylar turu saat 11.00 da başlıyor 18.00 a kadar sürüyor. Bir çok koya uğrayan tekne size oldukça iyi süreler yüzme olanağı sunuyor. Kelebekler vadisine bu tur ile gidebilirsiniz. Kelebekler vadisinin plajı çakıllı ve ben kirli buldum. Her gün yanaşan onlarca teknenin bu kirliliği yarattığını düşünüyorum. Ayrıca Kelebekler Vadisinin adını alan yeri ziyaret etme olanağınız var bunun için 5 tl ödemeniz gerekiyor.20 dk geliş ve aynı süre zarfı dönüşle 40 dk yı buluyor. Görünen şey ise sadece dağdan akan incecik bir su. Oldukça soğuk akıyor. Bunun dışında göreceğiniz başka hiç bir şey yok. Ardından tekne bir çok koya uğruyor ve burada demirliyor. Sizde dilediğinizce yüzüyorsunuz.Yaklaşık 5-6 koy geziniliyor. Ögle yemeğinde ise size seçiminize göre tavuk ve balık sunuluyor. İçecekler ise ekstra. Yani acentaya ödediğinizin dışında para ödemeniz gerekmekte.Fiyatlar pahalı ki bir bira 12 tl idi.Bunun dışında 12 adalar turunda 4-5 koya ip atılmakta. Zeytin adasını görmenizde fayda var zira Cem Uzandan alınıp Zorluya satılmış. Özel mülke satılan tek adaymış. Zeytin ağaçları adaya hakim. İsminide sanırım buradan alıyor.Bu tur 09.00 da başlayıp 18.30 a dek sürmekte.Daha uzun bir yolculuk sizi beklemekte.


Yamaç paraşütü Babadağdan gerçekleştiriliyor.1800 metre yükseklikten Ölüdeniz ve Hisarönü manzarası muhteşem.Ayrıca isteğe bağlı olarak atlayış esnasında hatıra olması açısından video çekilerek size teslim ediliyor.Dalyan turunda ise otobüsle alınıp önce Dalyana oradan ise tekneyle Dalyan nehri geçiliyor.Burada kaya mezarlarını görmek mümkün. Ayrıca mavi yengeç yenebilir.Tabi ki çamur banyosunu söylemeden geçmek olmaz. Daha sonra dünyaca ünlü iztuzu plajında yüzebilirsiniz.Diğerlerine nispeten 10.00 dan sonra dalgalı olmakla birlikte caretta caretta kaplumbağalarının yumurtaladıkları plajmış. Boylu boyunca uzanan kumsalı tamamen ince kumdan oluşuyor ve plajı muğla üniversitesi işletiliyor. Ulaşım sadece tekneyle ve karayoluyla yapılabiliyor.Dönüş yolunda kardakçı koyunda fotoğraf molası verdik. Fethiye genel olarak güzel yerlere sahip. Saklıkent ve patara bunlar arasında.


Ayrıca Faralyaya ve Kayaköye minibüsler kalkmakta.Kabak koyuda ayrıca görülmesi gereken yerler arasında. Bunların dışında At binmek, Marmaris turları gibi aktivitelerde var. Hisarönünde büyük bir lunapark yer alıyor. Çin restorantları bir çok yerde çok çeşitli.Bunların dışında 3D eğlence araçları, teleskop izleme,resim çizdirme,el sanatları gibi sokak arası faaliyetlerde yaygın.Gece hayatında da çakma Elvis ve Michael Jackson izlemek mümkün.Gelen turistlerin bir çoğu İngiliz. Zaten burası zamanla sıradan bir İngiliz kasabası haline bürünmüş durumda. Yerel halkın kazancı tamamen turizm üzerine kurulu işliyor. Otel işletmelerini her yerde görebilmeniz mümkün. En olmadık sıradan bir yerde bile karşınıza pansiyon veya otel çıkabiliyor.Bu açıdan gittiğinizde bütçenize uygun apart veya pansiyon tarzı bir yer bulmakta güçlük çekmeyeceğinize emin olabilirsiniz. Ben kalabalıklıktan uzak sıradan ve doğa ile iç içe bir tatil geçirmek istiyorum diyorsanız diğer güçlü alternatiflerin dışında Fethiyeyi de gözden uzak tutmayın derim.

0 yorum

Ezilenler


Yayın ; Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları - 704 Sayfa
Yazar : Dostoyevski
Çeviri : Nihal Yalaza Taluy

Dostoyevskinin her türden duygusal birikim ve patlamaları paylaştığı uzun soluklu romanı ezilenler, aslında ailesel ve çevresel etkilerle yaşanan aşk hikayelerini konu edinen bir hikayeyi konu ediniyor. Prensin oğlunun aşık olduğu genç bir kızın çevresinde şekillenen hikayede bir çok olay içiçe geçmiş durumda. Olaylar farklı zaman dilimlerinde birbiriyle ilişkili ve bağlantılı bir şekilde ilerliyor. Prensin kızı olduğu anlaşılan Nelli ile yine prensin oğlu Alyoşa ile aşk yaşayan Nataşanın hikayesi aslında birebir ve benzerdir. Bu iki hikaye aynı anda anlatılır ve konularda küçük kızın hikayesiyle bütünleştirilir. Açıkçası söylemem gerekirse romanda abartı denebilecek şekilde romantizm görülebilir.Bu romantizm ağlamalar sızlamalar şeklinde çok aşırı düzeyde romanda yer kaplıyor. Genellikle pembe dizileri pek izlemeyi sevmeyen biri olarak hikayeyi çok ta severek okumadığımı söyleyebilirim fakat şunu da söyleyebilirim ki kitap oldukça akıcı ve anlaşılır bir dille kaleme alınmış. Belki de bu yüzden kitabı bitirebilmeyi başarabildim. Çok duygusal ve ağlamayı seven okuyuculara tavsiye edebilirim. Schillerciliği sevenlerin okuyup dramın ne olduğunu bir kez daha görebileceği bir eser. Ayrıca bazı sahneleri oldukça etkileyici bir etkide bırakabiliyor tabi dram ,romantizm ve duygusallık yönünden. Ben kitaptan bir mesaj çıkaramadım. Bir aşk hikayesi şeklinde devam edip kızın sevgilisini Katya isimli başka bir kıza kaptırmasıyla sona eriyor. Bu sırada tabi babasıyla kızın arasında ki problemler anlatılıyor. Babasının kızını reddetmesi ve çektiği acılar oldukça bilindik şeyler. Bu arada Vanya'nın sabrına insan şaşmadan edemiyor ki bazen hakarete bile uğruyor fakat bunu sineye çekebiliyor. Dediğim gibi bu tip pembe aşk romanı okumayı sevip göz yaşı dökerek kendini duygusala bağlamak isteyenlere tavsiye edebilirim.

Yazar Hakkında :

Fyodor Mihayloviç Dostoyevski (Rusça: Фёдор Миха́йлович Достое́вский, (d: 11 Kasım 1821, Jülyen: 30 Ekim, Moskova - ö: 9 Şubat 1881, Jülyen: 28 Ocak, Sankt Petersburg), Rus roman yazarı.Ordudan ayrıldıktan sonra edebiyata yönelen Dostoyevski'nin ilk kitabı İnsancıklar1846 yılında yayımlandı.Petersburg'a döndükten sonra Ezilenler (1861) ve Ölüler Evinden Anılar (1862) adlı eserleri yazdı. En önemli eserleri Suç ve Ceza(1866) ile Karamazov Kardeşlerdir(1879).

0 yorum

Cemalettin Aşır - Beyin Tümörü


Cemalettin Aşır Bey uzun bir süredir sağlıklı beslenme üzerine yazdığı Doktor Bilmem Hap Bilmem isimli kitabıyla okuyucuları bilinçlendirme misyonunu yerine getiriyordu. Şimdi ise bir haber sitesine yazı dizisi şeklinde yazılar kaleme almaya başladı. Her hafta düzenli olarak bu yazı dizisi yayınlanacak. Bende okuyuculara çok faydalı olacağına inandığım sağlık üzerine yazılan haftalık makaleleri okuyucularıma duyurmaya karar verdim.Bu hafta beyin tümörü hakkındaki yazıya buradan ulaşabilirsiniz.Umarım sağlık gibi önemli bir konu üzerine yazılan bu yazılar bilinçlendirme ve bilgilendirme açılarından sizlere faydalı olur...

0 yorum

Suikast Bürosu


Yayın: Can Yayınları
Yazar : Jack London
Çeviri :Ahmet Bora Pekiner

Suikast Bürosu London'un fazla bilinmeyen eserlerinden biridir ve diğerlerinden bir çok yönden ayrılır. Kitabın konusu macera filmlerini aratmayacak tarzda bir hareketliliğe sahip. Ayrıca polisiye tabir edilen sınıfa mensup olabileceğini düşünüyorum. Kitabın esas konusuna dönecek olursak eşsiz bir zeka ile örülmüş bir büronun hunharca işlediği cinayetleri üzerinden gelişen olaylar üzerinedir.Bu büro büyük bir felsefik düşünce çemberi içerisinde cinayetleri sadece toplumsal faydayı gözetecek bir misyon üstlenerek işliyor. Eşsiz bir makine gibi işleyen büro hiçbir başarısız sonuç almamış. Daha sonra bu felsefik düşünsel çıkmazın içerisine birisi dahil olarak büronun namlusunu kendi içine çevirmesini sağlıyor ki bunu da yine düşüncelerin getirdiği etik değerler üzerinden sağlıyor. Yani büronun kendisini var eden prensiplerden yararlanıyor. Böyle olunca da büro kendi içerisinde büyük bir çatışmaya giriyor. Çatışmanın merkezinde ise tabi ki büroyu kurup var eden ve fikirsel yönlerden besleyen Dragomiloff var. Soru şu ; Makine gibi işleyen organize bir suç şebekesi mecbur kaldığında veya buna zorlandığında, saat gibi isleyen mekanizmayı kuran ve a'dan z'ye herşeyi kurgulayıp yöneten "kendi yaratıcısını" bütün güçlerini kullanarak yok edebilir mi ? Sorunun cevabını kitabı bitirdiğinizde alacaksınız fakat kitabın oldukça özgün bir konusu olduğunu söyleyebilirim. Ayrıca eserin bir çok noktasında felsefe ve etik değerler üzerinden yapılan tartışmalar mevcut. Ölümün ve öldürülmenin basit bir hayat kadar sıradan ve doğal olduğu- gerçeğin sadece düşünsel idealler olduğu- hatta ve hatta insan ölümünün ,sivrisinek gibi uçabilen ve anatomik olarak mükemmel bir canlının öldürülmesinden ne farkı olabileceğine kadar derin tartışmalar yapılmakta.''Güzel ve huzurlu bir yaşam süren kişinin canı ancak tehlikeye düştüğünde hayatın kıymetini anlar'' çıkarımı da oldukça başarılı. Konular heyecan ölçütünde ilerliyor ve gerilim her daim üst seviyede. Kısaca hareketli ve gerilim katsayısı yüksek bir kitap okuma hevesiniz varsa bu kitap seçilmiş kaftan.

Yazar Hakkında :

Jack London (12 Ocak 1876San Francisco - 22 Kasım 1916Kaliforniya), ABD'li gazeteci ve roman yazarıVahşetin ÇağrısıMartin EdenDemir ÖkçeBeyaz Diş ve Deniz Kurdu başta olmak üzere elliden fazla kitabın yazarı olan Jack London, Dünya ticari dergi romanının öncüsü ve yazarlıktan yüksek gelir elde edebilen Amerikalıların ilklerindendir.
(Alıntı;Wikipedia)

0 yorum

Cemalettin Aşır - Saç Dökülmesi ve Çözüm Yolları


Cemalettin Aşır Bey uzun bir süredir sağlıklı beslenme üzerine yazdığı Doktor Bilmem Hap Bilmem isimli kitabıyla okuyucuları bilinçlendirme misyonunu yerine getiriyordu. Şimdi ise bir haber sitesine yazı dizisi şeklinde yazılar kaleme almaya başladı. Her hafta düzenli olarak bu yazı dizisi yayınlanacak. Bende okuyuculara çok faydalı olacağına inandığım sağlık üzerine yazılan haftalık makaleleri okuyucularıma duyurmaya karar verdim.Bu hafta saç dökülmesi ve çözüm yollarını buradan okuyabilirsiniz.Umarım sağlık gibi önemli bir konu üzerine yazılan bu yazılar bilinçlendirme ve bilgilendirme açılarından sizlere faydalı olur...