0 yorum

Müzik deyip geçmeyin :)

müzik

İlginç bir video belgesel ile tekrar buradayım.Aslında belgesel tadında anlatılmış müziğin eleştirisi kısacası.Hani herşeyin eleştirisi olurda müziğin ki olur mu demeyin bir daha :) Bayağı ilgi çekici tarzda röportajlarla desteklenmiş.Tabi ne derce inanırsınız onu tahmin edemem.Kişisel olarak ise beni ikna edemedi :):)

Technorati Etiketleri: ,,,

0 yorum

Mükemmel 30 ücretsiz oyun…

call_of_duty

Oyunların başından kalkmıyor da olsanız veya sadece boş zamanınızı dolduracak bir uğraş arıyor da olsanız zaman geçirmek için para harcamak zorunda değilsiniz.
Tabi ki son çıkan büyük bir Fps oyununu oynamak için elinizi cebinize götürmeniz gerekebilir ancak ücretiz oyunlar da giderek ilginç bir hal alıyor. Birçok eski oyun geniş kesimlerin hizmetine sunuluyor ve şirketler ücretsiz yayımlardan para kazanmanın yeni yollarını keşfediyorlar. Ayrıca ücretsiz oyunlar bağımsız geliştiriciler için isimlerini duyurmak için mükemmel bir yol.
Bu makalemizde bir kısmını tarayıcınız üzerinden bir kısmını da PC'nize indirerek ücretsiz olarak oynayabileceğiniz 30 oyunu araştırdık ve bir araya getirdik. Bu oyunların arasından en azından bir tanesinin hoşunuza gideceğini düşünüyoruz.Oyunlara buradan ulaşıp inceleyebilirsiniz..

Alıntı-Chip-

Technorati Etiketleri: ,,

7 yorum

Osmanlıda Türklük kavramı..

osmanlı

Bilindiği üzere birçok tarihçi Osmanlı Türk mü, değil mi diye tartışır. Çoğunlukla Türk sayarlar, en çok da Türkiyedeki tarihçiler Osmanlıyı Türk kabul eder; fakat hakikat aslında öyle değildir. Bütün deliller ise tam tersini ıspatlamaktadır. Osmanlıya Türk dendiği özellikle son 100 yılda yazılmış kitaplarda görülür, daha öncesinde böyle birşey yoktur. Avrupa Türk kelimesini ırki manada kesinlikle kullanmamıştır. Osmanlı ise hiç bir zaman kendine ne Türk demiştir, nede Türklüğü kabul etmiştir.
Osmanlı Devletinde kamu ile ilgili belgelerde, Türkçe sözcüğe 1876 Anayasasına değin rastlanmadı. Bu belgelerde Tek bir Türkçe kelime yoktur.
Osmanlının Türk olmadığını maddelerle açıklayalım.
1. Osmanlının kayı boyundan olduğu söylenir fakat böyle bir delil veya ıspat yoktur.
İlk Osmanlı parasında Kayı boyu tamgası olduğu tamamen uydurmadır. Olsaydı bile Osmanlıyı Türk saymak için kanıt sayılamaz.
Osmanlı devletinin ilk parası:
http://www.osmanliparalari.com/01-osman ... -akce1.jpg
Kayı boyunun damgası nerede? Görebilen var mı?
1597’de Şerefhan tarafından yazılan Şerefname'de “Rum hükümdarı Fatih Sultan Mehmet” diye geçiyor. Yunan ve Rum tarihçilerde Fatih Sultan Mehmedin Rum kökenli olduğunu söylüyor. Rumların o dönemde nüfus olarak çoğunlukta olduğu belli oluyor. Demek ki Türkmenler azınlıkmış.
Fatih Sultan Mehmet lakaplı Osmanlı Sultanı 2. Mehmet’in Müslüman değil, Hıristiyan olduğunu geçen yıl ünlü yazar Çetin Altan yazmıştı.
Şu an Anadoludaki eski şehir, ilçe vs isimlerinin çoğu Cumhuriyetin ardından değiştirilip Türkçeleştirilmiştir. Mesela İstanbul’un resmi ismi 1930’lara kadar Konstantiniyye idi. Arapçada “Konstantin’in şehri” manasına gelir. Konstantiniye’nin adı 1930’da çıkarılan bir kanun ile değiştirilerek İstanbul yapılmışır. Osmanlı kayıtlarındada 1920lere kadar İstanbulun adı Konstantiniyye diye geçer.
Ki zaten İstabul kelimeside Yunancadır.
İstanbul: Grekçe; Eis Ten Polin (Şehire doğru),
Osmanlının Constantinopoli feth edip İstanbul yapması tarihi bir yalandır. İstanbul adı 1930’da verilmiştir.
1a.Osmanlı hiç bir zaman Türkçe konuşmamıştır. Osmanlıca Arapça ve Farsça karışımı dildi. Bilinenin aksine Osmanlıca denen yapay dil Türkçe değildir. Türkçede çok fazla Arapça ve Farsça kelime olduğu için böyle sanılıyor.
Osmanlıda saray dili Persçeydi. Osmanlının kullandığı alfabede Pers alfabesiydi.
Arapça ve Farsça yazan, konuşan ediplerin, Türkçe konuşan ve yazanlardan daha üstün tutulmaları sebepsiz değildir.
2. Bütün kadın sultanlar, bütün padişah anaları, hep yabancı ırklardan alınan köle kadınlardan geldiler. Hanedanda bu kan yabancılığı, Osmanlı İmparatorluğu'nun son padişahına kadar devam etti.
3. Osmanlı şairlerinden Baki'nin, "Muhteşem Süleyman" olarak bilinen padişaha sunduğu bir şiirinin Türkçeleştirilmiş dizeleri şöyle:
"Her taç yoksulluk ve yokluk ehline baş tacı olamaz.
Ey hoca Türk toplumundan olanın başı kabadır.
Türk, sultan olma yeteneğinden yoksundur."
Yine bir Osmanlı şairi olan Nef'i ise; "Tanrı, Türke irfan çeşmesini yasaklamıştır" demiştir.
Divan-ı Hümayun yazmanlarından Hafız Hamdi Çelebi 1499 yılında yazdığı şiirinde, "Baban da olsa Türkü öldür" nakaratını kullanmakta, üstelik bu sözün İslam Peygamberi Hz. Muhammet'e ait olduğunu vurgulamaktadır. Sadece bir kıtasını yineleyelim:
Osmanlı sarayının devşirme yazarlarından Hafız Ahmet Çelebi'nin 1499 yılında yazdığı şiirin bir kıtası şöyledir:
SAKIN TÜRK'Ü İNSAN SANMA
BİR AN BİLE OLSA TÜRKLE OLMA
TÜRK ELİNE ŞEKER OLSA,O ŞEKER ZEHİR OLUR
TÜRK'ÜN BAŞINI KESERKEN SAKIN GAM YEME
BABAN BİLE OLSA TÜRK'Ü ÖLDÜR.
4. Anadolu’da öldürülen Türk sayısı, Yavuz Sultan Selim zamanında 50.000 kadardır. Bu gerçek Osmanlı İmparatorluğu'nun Türklükle alakası olmadığının açık bir kanıtıdır.
5. Osmanlı tarihçisi Naima aynı bilinç içinde şöyle yazmaktadır: "Türkmen çözülüp gitmesi yamandır, cem-ü iltiyamına derman yok.” Yani, Türk ulusu ve unsuru öylesine eriyip çözülecektir ki, bir daha birleşmesinin ve bütünleşmesinin ilacı ve dermanı olmayacaktır.
Osmanlı tarihçisi Naima "Tarihi"nde Türkler için; nadan (kaba) Türk, idraksiz Türk, hilekâr Türk ifadelerini kullanmaktadır.
6. Aslında Türkler hakkındaki kötü yargılar Selçuklulardan beri yaygındır. Örneğin, Selçuklu yazar Aksaraylı Kerimeddin Mahmud, şunları yazmıştır: "Hunhar Türkler, köpek ve kurt gibidirler, ellerine fırsat geçerse yağmayı ganimet bilirler, fakat düşman kuvvetleri gelirse kaçarlar."
7. Osmanlı düşüncesinde, "kavmi necip" olarak görülen Araplar karşısında Türk ulusu aşağılanmıştır. 1912 yılında Sebilürreşt dergisinde çıkan bir yazıda; "Türk" deyiminin kullanılması, dinsizlik, kâfirlik sayılıyordu. "Türk hükümeti", "Türk ordusu", "Türk ülkesi" deyimlerinin Osmanlı halkı üzerinde rahatsızlık yarattığı biliniyordu.
8. Osmanlı Efendisine Türk demek hakaret sayılmış, "Türk" sözcüğü, Anadolu köylüleri için kullanılır olmuştur. Yani Türk kelimesi aşağılamak ve küfür yerine kullanılırmış. Irki bir anlam taşımıyor ve sadece cahil köylüleri aşağılamak söylenirdi.
9. İstanbul alındıktan sonra, Osmanlı yönetiminde, devletin en yüksek yürütme organları Türke kapalı tutulmuş, devlet adamlarının yetiştirildiği Enderun okullarına Türkler alınmamışlardır.
10a. Devlet-i Aliyye Devri'nde, Başbakanlara, Sadrazam deniyordu. 624 yıllık Osmanlı devrinde, 215 sadrazam oldu. Ve sadece 78'inin Türk asıllı olduğu iddia ediliyor. Yani en 197 sadrazam Türk soyundan değildi. Bu 78 Türk olduğu iddia edilen sadrazamlarda büyük olasılıkla uydurmadır. Böyle birşey gerçek değildir. Son yıllarda yazılan tarih kitaplarında yer alır ancak. Eski tarih kitaplarında böyle birşey yer almaz.
10b. Osmanlı vezirlerinin içinde tek bir Türk yoktur.
11. Osmanlı yönetiminin bu tutumuna karşın halk da kendi arasında birlik ve beraberlik içinde değildi. Anadoluda tarikatlar içinde, Türk kökenli olanları, doğal olarak Arap kültürü görmüş olan medreselilerce aşağılanmaya çalışıldı. "Kaba Türk", "Anlayışsız Türkler", "Pis Türkler" gibi önyargılar dönemin özelliklerinden oldu.
12. Osmanlı yönetiminde Türke yaklaşım o denli aşağılayıcıdır ki, o günlerden kalan aşağıdaki şiir bu yaklaşımı özetlemektedir:
"Türk değil mi, Merzifon'un eş.ği,
Eş.k değil, köp..ten de aşağı."
13. Osmanlı Devletinde kamu ile ilgili belgelerde, Türkçe sözcüğe 1876 Anayasasına değin rastlanmadı.
Ne dini, ne dili, ne ırkı, ne davranışı Türklükle alakası olmayan Osmanlıya “Türk” demek kadar komik ve saçma birşey olamaz.
Dünyada böyle birşey ne görülmüştür, nede duyulmuştur.
14. Osmanlı yönetimi, kendilerini Türk olarak görmedikleri için, Türk kökenliler "azınlık" konumunda kaldı. 1897 tarihinde, bir İngiliz gezgini şunları söylüyordu: "Türk adı nadiren kullanılır, onun iki yolda kullanıldığını işittim; ya bir ırkı ayırt eden deyim olarak, örneğin bir köyün 'Türk' veya Türkmen' olup olmadığını sorarsın, ya da bir hakaret deyimi olarak, örneğin İngilizce söyleyeceğin 'eşek kafalı' anlamında, 'Türk kafa' diye homurdanırsın.
Büyük genetik araştırmaların hepsi Orta Asyadan Anadoluya gelmiş Türkmenlerin azınlık olduğunu ıspatlamıştır.
BAKINIZ, ORTA ASYA’DAN ANADOLU’YA GELMİŞ TÜRK GENİ %9
Bu araştırma dünyanın en büyük 3. Üniversitesi olan Stanford Üniversitesi tarafından yayımlanmıştır.
Son iki cümleyi okuyun.
http://med.stanford.edu/profiles/frdAct ... 7&fid=3792
Daha detaylı versiyonu: %9 Türk
http://hpgl.stanford.edu/publications/H ... 27-148.pdf
Türkiyedeki Genetik uzmanlarıda Anadoluda Orta Asya kökenli gen taşıyanların çok az olduğunu söylüyor.
http://www.milliyet.com.tr/2005/05/17/guncel/agun.html
Dr. Wells: “Anadolu'da Türk dili ve kültürünün yayıldığını biliyoruz. Ancak genetik veriler, Selçuklu ile Orta Asya'dan Anadolu'ya gelen Türk geninin burada fazla yayılmadığını gösteriyor. Kendinizi “Türk” sayabilirsiniz, ama kökleriniz başka yere uzanabilir”.
15. Yabancıların Türk imgesi ise Osmanlı'nın, Türke yaklaşımından farklı değildi.
Avrupa Türk ismini aşagılamak için kullanırdı, Osmanlıda öyle.
Önemle ifade edelim ki, yabancı tarihçiler Türk kelimesini Müslüman tabiri ile eş anlamlı olarak kullanmışlardır. Osmanlılardan bahsederken Türkler dedikleri gibi. Zamanla Türk ve Müslüman kelimeleri Müslüman dünyada da eş anlamlı olarak kullanılmaya başlanmıştır. Nitekim şu anda Arnavutluk gibi Balkan Müslümanları, “Hangi dindensin?” sorusuna, “Elhamdülillah Türk’üm” cevabını vermektedirler. Pakistandaki sözlüklerde de, Türk kelimesi açıklanırken, “mahbûb ve müslim” kelimeleriyle açıklanmaktadır.
Hatta Avrupalılar Türk kelimesini kullanırken Araplar dahil birçok müslüman halkı kastederek Türk demişlerdir. Yani Avrupa Türk derken müslümanları kastediyordu.
Avrupa’lı bugün bile kuzey ve batıdaki Müslümanlara Boşnak da olsa, Bulgar da olsa, Makedon da olsa hepsine de “Türk” demektedir. Aslında “Türkler geliyor” derken müslümanları kastetmiştir.
Bu Türkiye (Turchia) ismi Selçuklunun Anadoluyu almasından süregelmiş bir kelimedir.
Anadolu’ya “Türkiye” denmesinin sebebi Selçuklu Türklerinin Anadoluda nüfus çoğunluğu olduğu için değildir, Anadoluyu hakimiyeti altına alıp kontrol etmelerinden dolayıdır çünkü Anadoluya Türkmen askerler gelmiş ve bu militer güçle Anadoluya hakim olmuşlar. Kim hakimse onların ülkesi denmiş, ama Türkler hiç bir zaman nüfus çoğunluğuna sahip olmamıştır. Halende öyledir. Türkmenler ise feth ettikleri yerlere Rumların ülkesi demeye devam etmiştir.
Makedonya Kalkınma Partisi Genel Başkanı İdris Fatih Şahin; ''Makedonya’da Türk dendiği zaman Müslümanlık, Müslümanlık denince Türklük anlaşılır. Onun içindir Ki; “Türküm elhamdülillah” denildiği zaman, Müslüman’ım elhamdülillah denildiği anlaşılır. Balkanlarda Türklük ile Müslümanlık birbirinden ayrılmaz bir parçadır. Dünyada en çok asimile faaliyetlerinin Balkanlarda yapılması; bölgede yaşayan Arnavut, Boşnak, Makedon, kardeşlerimizin Müslüman oluşlarındandır. Müslüman denince Türk, Türk denince Müslüman anlaşıldığı için, Balkanlarda kıyım, zulüm, misyonerlik hat safhadadır.''
Avrupa’lı bugün bile kuzey ve batıdaki Müslümanlara Boşnak da olsa, Bulgar da olsa, Makedon da olsa hepsine de “Türk” demektedir. Aslında “Türkler geliyor” derken müslümanları kastetmiştir.
Ama Osmanlı Türklüğü hiçbir zaman kabul etmemiştir çünkü Türk değildi.
Osmanlı Türkmenlere “Etrak-ı bi idrak = anlama kaabiliyeti olmayan Türkmenler” (bu ibare, Osmanlı döneminde Türkmenler’e yakıştırılan bir ibaredir).
Osmanlı Padişahına “Türk” dense, kendine hakaret edildi diye söyleyenin kafasını vurdururdu.
16. Ancak biz başa dönerek, Osmanlı yönetiminin birinci derecede yöneticisi konumunda olan padişahların kökenlerine bir kez göz atalım.
İlk Osmanlı Padişahı Osman beyin annesinin Türk, Mo(n)gol veya Acem
kökenli olduğuna dair rivayetler varsa da, bunlara ait bir kanıt bulunamamıştır. Osman bey denen birisinin olduğuda meçhul aslında.
1- Sözde Osman Beyin iki eşi vardı, Mal ve Bala Hatunlar. Her ikisininde Mogol asıllı olduğu iddia edilsede herhangi bir kanıt yok.
2- Sözde Orhan Bey: Osman Bey'in Mal Hatun isimli eşinden doğdu. Eşleri Rum asıllı Horofira (Nilüfer Sultan), Rum Asporçe ve Rum Teodora.
3- 1. Murad: Horofira'dan doğdu. Eşleri Bulgar-Yahudi melezi Marya ve Bulgar Tamar.
4- Yıldırım Beyazıd: Marya'dan doğdu. Eşleri: Sırp kökenli Olivera, Devlet Hatun, Bulgar Olga, Maria, Angelina ve Anita.
5- Çelebi Mehmed: Olga'dan doğdu. Eşleri: Sofia, Anna, Veronica.
6- 2'ci Murad: Veronica'dan doğdu. Eşleri: Nache de la Bazory (Fransız), Mara Despina, Stella.
7- Fatih: Mara Despina'dan doğdu. Eşleri: Rum Zaganoz paşanın kızı Kornelya, Anna, Helen, Tamara.
8- 2.ci Beyazıd: Kornelya'dan doğdu. Eşleri: Beti, Anita, Suzi, Liliana, Katherin, Nina, Martha ve Danilova.
9- Yavuz Sultan Selim: Annesi (Beti, Anita, Suzi, Liliana, Katherin, Nina, Martha ve Danilova... tartışmalı). Eşleri: Polonyalı Helga (Havza Sultan), Sırp Aleksandra (Ayşe Sultan).
10- Kanuni Sultan Süleyman: Polonya'lı Helga'dan doğdu. Eşleri: Bir Rus papazının kızı Roksalan (Hürrem Sultan), Sicilya'lı Rozaline (Gülfem Hatun).
11- 2'ci Selim (Sarı Selim): Roksalan'dan doğdu. Yahudi Rasel (Nurbanu
Sultan). Sarı Selim, kızı Esmahan'ı Hırvat kökenli Sokullu Mehmet Paşa ile evlendirdi.
12- 3. Murat: Raşel'den doğdu. 130 cariyesinden 112 çocuğu oldu. Eşleri: Venedik'li Sofia Baffo (Safiye Sultan), Polonyalı Mona (Mihriban Sultan), Macar Ninuska (Nazperver Sultan), Rus Olga (Şahhüban Sultan), Romanyalı Meri (Fahriye Sultan).
13- 3'cü Mehmet: Sofia Baffo'dan doğdu. Eşi: Yunanlı Helen (Handan
Sultan), İspanyol Sinderella Violetta (Mahpeyker Sultan).
14- 1'ci Ahmet: Helen'den doğdu. Eşleri: Rum Evdoksia (Mahfiruz Sultan),
bir Rum Papazının kızı Anastasia (Mahpeyker Köşem Sultan).
15- 1'ci Mustafa (Deli Mustafa): 3'cü Mehmed'in eşi Sinderella Violetta'dan doğdu..
16- 2'ci Osman (Genç Osman): Evdoksia'dan doğdu.
17- Tekrar Deli Mustafa (15. numarada konu edildi).
18- 4'cü Murad: Anastasya'dan doğdu. Eşleri:Keti, Anna (Atifet Sultan), Helena (Cihannüma Sultan).
19- 1.ci İbrahim (Deli İbrahim): 4'cü Murad'in kardeşi.
20- 4'cü Mehmet (Avcı Mehmet): Nadya'dan doğdu. Eşleri: Rum Evemia
(Emetullah Gülnüs Sultan), Korsika'lı Bella (Afife Sultan), Romanyalı
Cesika (Güner Sultan), Ermeni Flora (Gülbeyaz Sultan), Rum Helen (Hatice
Sultan).
21- 2'ci Süleyman: Katrin'den doğdu: Eşleri: Yok. Cariyeler: çok.
22- 2'ci Ahmet: Lehistanli Yahudi Eva. Eşleri: Giritli Rum Yeremiye (Rebia
Sultan), Mora'li Diana (Sayeste Sultan).
23- 2'ci Mustafa: Evemia'dan doğdu. Eşleri: Rus Vera (Mahfiruze Sultan),
Sırp Mari (Hafize Sultan), Giritli Rum Aleksandra (Saliha Sultan).
24- 3'cü Ahmet: Rum Emevia'dan doğdu.
25- 1'ci Mahmut: Aleksandra'dan doğdu. Eşleri: Fransız Julienne (Hatem),
Sicilyalı Lili (Raziya), Macar Maggi (Tiryal), Rus Olga (Verdinaz).
26- 3'cü Osman: Mari (Şehsuvar Sultan)'dan doğma. Eşleri: Sırp Olga
(Ferhunde), Sicilyalı Olivya (Zerki). Cariyeler: Yok!
27- 3'cü Mustafa: Gürcü Janet (Mihrisah Sultan)'dan doğdu.
28- 1.ci Abdülhamid: İda (Rabia Sultan)'dan doğma).
29- 3'cü Selim: Gürcü Janet (Mihrisah), Eşleri: Patricia (Afitab), Linda
(Nefizar), Berti (Pakize), Alis (Tabisefa), Lisa (Hüsnümah), Rosa
(Nurisems), Anna (Rafet), Magdalena (Ziybifer).
30- 4'cü Mustafa: Bulgar Sonya (Seniyeperver Sultan)'dan doğma. Eşleri:
Flora (Dilpezir), Adela (Seyyare), Sofi (Peykidil, Gloria (Sevkidil).
31- 2'ci Mahmut: Fransız Aimee (Naksidil)'den doğma.
32- 1. Abdülmecid: Rus Suzi (Bezmialem Sultan)'dan doğdu. Eşleri: Safiraz Ermeni, Bezmara (Bezmican) kökeni bilinmiyor, Fransız Vilma (Şevkefza), Ermeni Verjin (Tirimüjgan - Abdülhamid'in annesi), Rum Karoli.
33- Abdülaziz: Hamam natırı Çingene Besime'den doğma. Eşleri: Camelya (Dürrünev), Asporce (Gevher), Anna (Edadil), Adela (Hayranidil) ve Alis (Nesrin).
34- 5. Murat: Fransız Vilma (Şevkevza Sultan)'dan doğma. Eşleri: Carmen (Cananiyar), Marone (Elaru), Elfi (Filiztan), Clarissa (Gevheri), Henna (Reşan) v.b.
35- 2. Abdülhamid: Ermeni Verjin (Tirimüjgan Sultan)'dan doğma.
36- Mehmet Reşat: Rum Sofi (Gülcemal Sultan)'dan doğma.
37- Vahdeddin (5. Mehmet): Abdülmecid'in karısı Henriet (Gülüstü Sultan)'dan doğma. Eşleri: Emine Nasik Eda ve saray bahçıvanının kızı Nevzut. Kökeni bilinmiyor; Çerkez olduğu iddiaları var.
GÖRDÜĞÜNÜZ GİBİ TEK BİR TÜRK YOKTUR OSMANLININ İÇİNDE.
17. Osmanlının mutfak kültürü orta asyadan çok farklıdır. Osmanlıda zeytinyağlı yemeklerin neredeyse tamamı bizans mutfağıdır.
18. Türk musikisi, sanat müziği denilen şey bizans müziğidir. Kullanılan enstrümanlar hemen hemen aynıdır. Hatta “Musiki” kelimesi bile Yunancadır.
19. Sultan Selim’in 50.000 bin Türkmeni kestiğinide bilmezsiniz belki. Osmanlı devleti Türkleri teker teker kılıçtan geçirdiği halde nasıl olurda Osmanlı devleti'nin Türk soyundan geldiğini söylerler.
20. İlk 1481 yılından kurulan Galatasaray Lisesi 1868 yılında Abdülaziz tarafından Mekteb-i Sultani adında tekrar açıldı. Eğitim dili Fransızcaydı ve Türkçe yasaktı. Rumca, Ermenice, Latince, Fransızca, Almanca, Farsça, Arapça v.b. öğretilirdi. Kurulduğundan beri Türkmenler hiç bir zaman alınmamıştır bu mektebe..
Gördüğünüz gibi Mektebi Sultanide Rumca, Ermenice, Latince, Fransızca, Almanca, Farsça, Arapça v.b. öğretilirdi ama hiçbir zaman Türkçe öğretilmemiştir ve Türkmen öğrenciler hiçbir zaman bu mektebe alınmamıştır.
Bu nasıl Osmanlı ki Türkçe yasak ve Türkmen öğrenciler bu mektebe alınmıyor? Tarihte böyle birşeye rastlanmamıştır. Osmanlının Türk olması mümkün değildir.
21. Osmanlı döneminde bir müslümanlaştırma politikası vardır, ancak Osmanlı devletinin Türkleştirme gibi bir politikası olmamıştır, çünkü Osmanlı zaten Türk değildi.
22. Osmanlının kuruluş yeri Bileciktir. Edirne Fetret Devri'nden sonra Osmanlı'nın başkenti olmuştur, 1413'den önce (daha doğrusu 1402'den önce) Osmanlı'nın başkenti Bursa'dır, Edirne 1413'e kadar sadece Osmanlı'nın Rumeli Beğlerbeğliği'nin merkezliğini yapmıştır. Edirne'nin başkent olması Osmanlı'nın Rumeli'ye verdiği önemi, Rumeli'nin Osmanlı'nın anavatanı olduğu tezini doğruluyor. Osmanlının kökeni Rumelidedir.
Zira bir batılı tarihçinin de dediği gibi Rumeli'deki toprakları Osmanlı İmparatorluğu için bir varlık nedeniydi, toprakları kaybedince o da çöktü tezi doğruluk payı içermektedir. (Balkan Savaşları ve sonrası)
Osmanlının başkentleri:
Bursa (1335-1365)
Edirne (1365-1453)
İstanbul (1453-1922)
Görüldüğü gibi başkentler Rumların nüfus olarak çoğunluk olduğu yerde kurulmuş. Başkentlerin Rumelide kurulması herşeyi anlatıyor. Osmanlı sadece Saraybosnada 232 han, 18 kervansaray, 10 bedeste ve 42 köprü yaptırmış diğer medreseler, binalar hariç. Yatırımlarda ve zenginlikte Rumeli her zaman Anadolunun ilerisindeydi.
Osmanlı Anadoluya pek yatırım yapmamıştır. Ne büyük çelişki.
23. Fatih Sultan Mehmed Hanın, Akkoyunlu Sultanı Uzun Hasan ile, 11 Ağustos 1473’te, Otlukbeli mevkiinde büyük meydan muharebe yapmıştır. Halbuki bunların ikisininde Türk olduğu iddia ediliyor. Neden iki Türk savaş yapsın ki? Demekki Fatih Sultan Mehmet Türk değil. Osmanlı tarihinde çok saygın bir konumu olan Fatih bile, Otlukbeli Savaşından dönerken, elinde bıçak olan birisine ne yaptığını sorduğunda; öldürülen Türkmenlerin kulaklarını keserek küpelerini topladığını öğrenmiş ve "İşine devam et" demiştir.
Sonuç
Osmanlı’nın kesinlikle Türk olmadığı bellidir. Osmanlı kendini Türk olarak nitelendirmemiştir hatta Türk kelimesinin anlamı Osmanlı için bir aşağılama terimiydi.
Osmanlı Şairleri Türkleri aşağılayan şiirler yazmıştır.
Osmanlı sadrazamlarının hiçbiri Türk değildir.
Osmanlı Türkçe konuşmamıştır.
Osmanlı okullarına Türkler alınmamıştır.
Saray dili ve alfabesi Persçeydi.
Osmanlı Türkleri kesmiştir.
Osmanlı Padişahlarının anneleri Türk değildir. Görünen o ki kurucusuda Türk değildir.
Prof. Dr. Aslıhan Tolun, “Anadoludaki Türklerin gen yapısı Asya'daki Türkçe konuşan toplumlardan çok, Anadolulu çıkıyor. Genetik yapı olarak, Orta Asya'dan çok Yunanistan, Bulgaristan gibi komşularımıza benziyoruz.
-Alıntıdır-

Technorati Etiketleri: ,,,,

..

0 yorum

Twitter için olmazsa olmaz siteler…

twitter 
Twitter ve facebook gibi sosyal paylaşım siteleri her geçen gün biraz daha büyüyerek kullanıcı sayılarını arttırıyor.Sosyal sitelere olan ilgi artıyor.Bu siteler içerisinde en popülerlerinden biri olan Twitter için olmazsa olmaz siteleri inceleyeceğiz.Bu siteler Twitter kanalı üzerinden çalışarak kullanıcılara daha fazla olanak sunuyor.

1-Yfrog; Şüphesizki Twitterda resim paylaşımında en popüler site konumunda.Bu site üzerinden resim paylaşımı yapabilirsiniz.

2-Twitpic;Resim paylaşımı konusunda alternatif bir site.Gayet başarılı.

3-Twitvid; Bu siteye yükleyeceğiniz videoları Twitterdan paylaşabilirsiniz.

4-Twitrbackgrounds; Bu site üzerinden istediğiniz binlerce temayı Twitter hesabınıza giydirebilirsiniz.

5-Fizy ;Çok bilindik bu malum site üzerinden istediğiniz şarkıyı paylaşabilirsiniz..

0 yorum

Alex fırtınası tam gaz

dogustan-golcu-alex-de-souza-alex-de-souza-56959h

Kuşkusuz ki böyle futbolcular çok az gelip geçer.Türkiye süper ligde özellikle bu sene Fenerbahçede gösterdiği performansla dahada bir yıldızlaşan Alex De Souza’dan bahsediyoruz.Takım kaptanı olmasından ziyade,ateşleyici ve bitirici özelliğiylede taraftarın sevgisini hakediyor.Profesyonel sporcu kimliğiyle ve beyefendiliğiylede ön plana çıkan bu değerli oyuncuya değinmek istedim.Şimdide geçelim Alexin sayısal istatistiklerine;

1999 Dünya'da yılın 3. en çok gol atan oyuncusu
|1999, 2003 Amerika kıtasının ideal onbiri ödülü.
|2003 Brezilya Ligi yılın oyuncusu ödülü
|2009 Cruzeiro'nun yakın tarihinin en önemli şahsiyeti
...|2004-2005 TSLig Asist Kralı
|2005-2006 TSLig Asist Kralı
|2006-2007 TSLig Gol Kralı
|2007-2008 TSLig Asist Kralı
|2007-2008 Şampiyonlar Ligi Asist Kralı
|2009-2010 TSLig Asist Kralı
|2009-2010 Fenerbahçe Avrupa Kupaları tarihinde en çok forma giyen ve gol atan
|Fenerbahçe'nin Lig tarihinde En Çok Gol Atan ikinci Futbolcusu
|2010 Fenerbahçe tarihinde en çok forma giyen
|Fenerbahçe tarihinde ilk defa Gol Kralı olan yabancı futbolcu
|Türk Futbol Tarihinde Bir Takımda En Fazla Gol Atan Yabancı Futbolcu
|Fenerbahçe'de yerli yabancı tüm futbolcular arasında en golcü 2.Futbolcu
|Lig Tarihinde Maç Başına En Çok Gol Atan Oyun Kurucu Futbolcu
|Avrupa Kupalarında Türk Takımları İçinde 'Asist Kralı' Olan Tek Futbolcu
|Türkiye'de Gelmiş Geçmiş Tüm Futbolcular Arasında Forvet Olmayan Tek Gol Kralı
|2010 Ligde 100 Gol Atarak Devler Kulübüne Giren Futbolcu
|2010 Fenerbahçe Lig Tarihinin 3000.Golünü atan futbolcu
|2010 Lig'de bütün takımlara gol atan futbolcu
|2010 5 Maç üst üste gol atarak rekor kıran futbolcu
|2010 Fenerbahçe'de en uzun dönem forma giyen futbolcu(191 Lig Maçı)
|2010 Goal.com tarafından ''Dünyada Haftanın En iyi Futbolcusu'' seçilen futbolcu
|2010 milliyet.com tarafından 'Yılın en iyi futbolcusu ödülü'
| 288 MAÇ 144 GOL - 122 ASİST (Resmi)

-

Ayrıca NTVSporun konuğu olarak katıldığı %100 futbol programında kariyerimin en güzel golü dediği golü ve demeci

Technorati Etiketleri: ,,,,,

0 yorum

Hürriyet online gazete servisi...


Şimdi güzel bir hizmetten bahsedeceğim.Malum portal haber bilgi sitelerini hepimiz biliyoruz.Gazetelerde ise durum pek farklı olmuyor.Günlük çıkan gazeteleri online okumak sadece birkaç gazeteye özgü.Üyelik sistemi kapsamında 6 aylık 15 tl, senelik ise 25 tl den ücretlendiriliyor.Bunlardan birisi olan Hürriyet gazetesinin buğünkü sayısını birebir sayfa sayfa online okumak için linke tıklamanız yeterli..

0 yorum

Kişisel Resim Çalışmalarım..

 barAdsız dAdsızdespotmAdsız

yAdsız   rotAdsıztAdsızzz  rahAdsız

Kişisel olarak sadece hayal gücümün verdiği imkanlar doğrultusunda pc ortamında kendimce çizdiğim resimleri sizlerle paylaşmak istiyorum.Umarım beğenirsiniz…

Technorati Etiketleri: ,,,,

0 yorum

Dinsel doğmalara eleştirel bir bakış…

İnanç olayı azımsanamayacak kadar değerli bir olgudur.Ancak bu videoda özellikle “Hristiyanlık” ve “eski ahit” betimlenerek eleştirel tarzda bir anlatım uslubuyla dinsel doğmalar hedef alınmış.Videoda bazı uygarlıklara ait tarihi olaylar ile dinlerde önem arz eden konular arasında başarılı bir paralellik kurulmuş.İzleyin birşey kaybetmezsiniz..

0 yorum

Meditasyon Üzerine...

Meditasyon neden yapılır?

Meditasyon daha önce de değinildiği gibi temeldir. Fakat neyin temeli? Bunun biraz daha açılması gerekiyor. Meditasyon daha sakin bir kişiliğe sahip olmaktan ruhsal gelişime çok geniş bir yelpazede ele alınabilir. Bu anlamda meditasyon hayatınızın her alanında işe yarayabilecek bir çalışmadır. Bu açıdan kulağa biraz ilkokul öğretmenlerinin klişesi “matematik hayatın her alanında gereklidir” gibi geliyor ki bu çok da yersiz bir benzetme sayılmaz. Hayatınızın gerektirdiği ölçüde nasıl dört işlem seviyesinde kalmakla da yetinebilir, kuantum fiziğinde de uzmanlaşabilir iseniz meditasyonda da ihtiyacınız ölçüsünde gelişebilirsiniz. Aynı ölçüde meditasyon çok kolay veya çok zor hale getirilebilir.
Meditasyonun başlangıç aşaması kendini dinlemektir. Günlük hayatınızdan ayıracağınız yarımşar saatlik periyotlar sizi kısa sürede daha ölçülü, sakin ve soğukkanlı bir insan haline getirir. Kan basıncınız dengelenir ve vücudunuzu dinlemeyi öğrenirsiniz. Yani yalnızca sağlık amacıyla da meditasyon yapılabilir ve inanın kaydadeğer gelişmeler elde edersiniz.
Fakat biz daha çok meditasyonun psişik etkileri üzerinde duracağız. Kişiye de bağlı olarak kısa sürede fiziksel bedeninizi değil enerji bedeninizi ve disiplinli bir çalışmayla da ruhsal bedeninizi dinlemeyi öğrenirsiniz. Ruhsal yükseliş/tekamül böyle gerçekleşir. Ve eğer devam edecek azmi gösterirseniz yalnızca kendinizi değil etrafınızı ve hatta algı ötesi dünyayı dinlemeyi öğrenirsiniz.
Kineziler, astral seyahat, şifacılık, büyü vb. tüm uygulamalar için meditasyon bir zorunluluktur. Bildiğiniz üzere tüm bu çalışmalar enerjinin (ister kendi enerjiniz ister başka bir kaynaktan aldığınız enerji olsun) belli bir ölçüde yoğunlaştırılmasını ve ardından yönlendirilmesini gerektirir. Bunun için normalin üstünde bir konsantrasyon şarttır. Çalışmanız yoğunlaşabildiğiniz ölçüde başarılı olur. Enerji farkındalığı takip eder. Eğer farkındalığınız, konsantrasyonunuz stabil değilse başarılı bir uygulama gerçekleştirmeniz imkansızdır. Bu aynı zamanda siz ve çevrenizdekiler için de tehlike arz eder; kontrolsüz güç güç değildir.
Bunun dışında hemen her psişik uygulamanın başarılı olabilmesi için zihnin susturulması şarttır. Bunun sebebi zihnin ruhsal güçlere müdahale etmesi, engeller koymasıdır. Kabul edelim ki tüm psişik konular derinlemesine bir araştırma gerçekleştirilmediği taktirde oldukça mantıksız görünür. Çünkü çocukluğumuzdan itibaren bu doğrultuda yetiştiriliyoruz; Psişik doğaya aykırıdır, gözümüzle de görsek mucize gözüyle bakılır... İşin aslı ise öyle değildir. Mucizeler doğaya değil, bizim doğa hakkında bildiklerimize aykırıdır. (St Augustine)
Bu açıdan çocukluğumuzdan itibaren bize öğretilen, kanıksadığımız bilgilere aykırı hareket etmeye çalışıyoruz. İnancımız ve mantığımız çelişiyor. Eğitimimiz, öğrenimimize engel oluyor. Psi-wheel başında haftalar harcayanlar bu sözlerimi daha iyi anlayacaklardır.
İşte bu engeli aşabilmek için en güçlü aracımız meditasyondur. Yıllarca düzenli bir şekilde zihnimize işlenen yargılardan arınabilmek için yine yıllarca düzenli bir şekilde bu yargıları etkisiz hale getirmemiz gerekir. Bu süre kişinin gayret ve isteği ölçüsünde kısalır ya da uzar. Çoğunlukla bu engellerin (korku, endişe, kızgınlık gibi duygular, bazı tramvalar, önyargılar, hatta bazı kişiler ile olan ilişkilerimiz, liste uzatılabilir) tek tek tespit edilip yine tek tek çözümlenmesi, üzerlerinde çalışılması gerekir.