Kültürel İzolasyon
Rıhtım...(şiir)
Bir rıhtım düşünüyorum şimdilerde,
Uzak diyarların açılan bir kapısı,
Bezgin solgun ama alabildigine ihtişamlı,
Bazen sakin bazende muazzam hışımlı,
Yanaştırmaz takaları koynunun dibine,
Döver onları her bir dalga sesleriyle,
Sonra sakinleşir durulur bir çocuk gibi,
Anlatırmaz yaşanır onun bu hali,
Sanki duygulu bir insana benzer her daim,
İşte vardır orada saklı bir rıhtım...
Hayata direnç...(şiir)
Bir inanış vardı fikirlerinden,
Aslını ise inkara varmadı,
Gülümseyen dolu gözleriyle,
Bakıyordu ufkun ince çizgisine,
Filizlenen bir meyve ağacı içinde,
Her daim meyveleri olgun ve taze,
Onları sunardı düşünceleriyle,
Aydınlatırdı karanlığı kandil misaliyle,
Gülmezdi yüzü hüzün ve yakarışdan,
Çıkmazdı gamzesi al yanaklarından,
Sararmış çehresi her daim dikti,
Bakıyordu hayata inatçı gözlerle,
Düşünüyor,bakıyor hissediyor,
Anlıyor,ağlıyor ve inliyor,
Bir salkım asması yoktu belki,
Ama yine gururla süzüyor hayatı...
Elveda...(şiir)
Elveda ey umutsuz ağlayışlar,
Akıp gürleyen nehir şırıltılarına,
Parıldıyan yakamozun hatırına,
Serpilip kanatlanan her bir kuşa,
Umutla çalınan her bir senfoniye,
Toprağın bağrından fışkıran fidana,
Ve onu yeşertip besleyen yağmura,
Gecenin hışmında inliyen rüzgara,
Ve yine bir kadın gibi gözüken aya,
Işıyarak parıltan ve aydınlatan güneşe,
Süzüleyerek yüzen her bir balığa,
Cesur ve heybetli her bir dağa,
Elveda ey umutsuz ağlayışlar...
Gerçeküstü...(Şiir)
UFO düzmecesi...
Ağlayış ve Figan
ne idem alın yazımız buymuş,
krizantemler açardı dağların eteğinde,
zılgıtlar inilderdi sarp yamaçlarda,
gözlerden akan kan ıslatmıştı dijle ve fıratı,
bilinmez bir feodaliteydi artık bu,
yalın ayaklarıyla dolaşan kızlar sarmıştı etrafı,
ağlaşır figan ederdi her biri ayrı bir köşede,
umudumuz ve efkarımız dolaşırdı sessiz sedasız,
ne yaptığını bilmiyen bir çocuk vardı içimizde,
yağmurlar akardı saçlarımızdan ve karışırdı dijleye,
ümitlerimiz sarp dağların arkasında kalmıştı,
tüttürdüğümüz cigaramız bile yarım kalmıştı,
ellerimiz üşürdü kışın ayazında,
bir tutam türkü tuttururduk devamında,
içimiz ısınırdı ama ne zamana kadar sürmeliydi,
bir bilinmezliğe düşmüştük gülüşler ağlayışlarda...