0 yorum

Kültürel İzolasyon


evvela yazıma başlamadan önce şunu belirtmeliyimki ülkemizde her geçen gün devam eden ve bir türlü önünün kesilemediği gerçek bir yozlaşmanın devam ettiğidir.Olaya bakılacak olursa aslında irdelenmesi gereken şey bu değişimin nereden ve nereye gittiği olmalıdır.türkiyenin doğusundan batısına bu izolasyonu her yönden ve kesim görmek mümkün olmaktadır.Sinema ,dizi gibi televizyon kültürünün fevkalade etkili olduğunu gözlediğim bu geriye gidiş ancak yine aynı kanallar doğrultusunda yapılacak sistemli bir eğitimle düzeltilebilir.türkiyeyi bölgelere ayıracak olursak Batı kısmı daha çok amerikan kültürünün doğurduğu doğmalarda etkilenmekte ,doğu kısmı ise daha çok varoş dediğimiz kavramı daha bir katı şekilde kendisine uyarlamaktadır.Sonuç itibari ile yozlaşma herkesimde görülmekte özellikle gençlerde ilerlemesini tüm hızıyla sürdürmek.Ergenlik çağına girmiş bir gence eğitimden ziyade siyasal eğomonya kazandırma çabaları(bir kesim tarafından) bunun neticesini görmemizi sağlıyor.Vurdulu kırdığı dizilerde buna ön ayak olmakta adeta bir hortum gibi gençlerin büyük kısmını kendisine çekerek kendi evrimini tamamlamaktadır.Diğer bir mevzu ise rock,metal dediğimiz amerikan kültürünün bu kadar etkinleşmesindeki ana hatlar olmalı.Bir kısım bunu emperyalizme dayandırırken ,diğer bir kısım ise bunun gelişmek(!)ten ibaret olduğunu söyleyerek sanki haklılığını ispata çalışıyor.kimisi bunun amerikan değil evrensel bir kültür olduğunda ısrarlı.neresinden bakacak olursak bakalım bunun türk kültürüyle en ucundan bir uyumluluğunun söz konusu olmadığıdır.genellikle yaşam standartları belli bir konumda olan gençlerin ilgi alanlarını kapsamakla birlikte müzik bir araç gözüyle bakılır.şunu belirtmeliyimki "türkü söylemesini bilmez çocuklar"...evet bu kadar açıktır.kimisi arabesk dinler,kimisi rock-metal peşinde koşar ancak kimse türkü bilmez.ne kadar acıdır.dinleyenide geri kalmış olarak hitap edenler yokmu?gülsekmi ağlasakmı bilmiyorum.yorum sizin...

0 yorum

Rıhtım...(şiir)

Bir rıhtım düşünüyorum şimdilerde,
Uzak diyarların açılan bir kapısı,
Bezgin solgun ama alabildigine ihtişamlı,
Bazen sakin bazende muazzam hışımlı,
Yanaştırmaz takaları koynunun dibine,
Döver onları her bir dalga sesleriyle,
Sonra sakinleşir durulur bir çocuk gibi,
Anlatırmaz yaşanır onun bu hali,
Sanki duygulu bir insana benzer her daim,
İşte vardır orada saklı bir rıhtım...

0 yorum

Hayata direnç...(şiir)

Bir inanış vardı fikirlerinden,
Aslını ise inkara varmadı,
Gülümseyen dolu gözleriyle,
Bakıyordu ufkun ince çizgisine,
Filizlenen bir meyve ağacı içinde,
Her daim meyveleri olgun ve taze,
Onları sunardı düşünceleriyle,
Aydınlatırdı karanlığı kandil misaliyle,
Gülmezdi yüzü hüzün ve yakarışdan,
Çıkmazdı gamzesi al yanaklarından,
Sararmış çehresi her daim dikti,
Bakıyordu hayata inatçı gözlerle,
Düşünüyor,bakıyor hissediyor,
Anlıyor,ağlıyor ve inliyor,
Bir salkım asması yoktu belki,
Ama yine gururla süzüyor hayatı...

0 yorum

Elveda...(şiir)

Elveda ey umutsuz ağlayışlar,
Akıp gürleyen nehir şırıltılarına,
Parıldıyan yakamozun hatırına,
Serpilip kanatlanan her bir kuşa,
Umutla çalınan her bir senfoniye,
Toprağın bağrından fışkıran fidana,
Ve onu yeşertip besleyen yağmura,
Gecenin hışmında inliyen rüzgara,
Ve yine bir kadın gibi gözüken aya,
Işıyarak parıltan ve aydınlatan güneşe,
Süzüleyerek yüzen her bir balığa,
Cesur ve heybetli her bir dağa,
Elveda ey umutsuz ağlayışlar...

0 yorum

Gerçeküstü...(Şiir)


Saklı bir konak vardı harap ve viran,
Elleri yontulmuş bir ağaç dalı misal,
Yaşıyordu orada ağarmış saçlı bir adam,
Yanık yanaklarında tatlı bir tebessüm,
Uyandırıyordu hayallerindeki peri kızını,
Karamsarlık hidayetini örseleyen bir çekiç,
Akıyordu terleri çizgi çizgi buram buram,
Sonra toprağı yeşertiyordu o tuzlu suyu,
Açan menekşeler ağarmıştı morarmaktan,
Üzerlerinde hep bir ikilem hep bir denklemsizlik,
Kol kanat geriyordu onlara yaşama sevinci,
İnatçı bir çocuk gibi yağıyordu yağmur,
Ve ıslatıyordu ağlayan gözlerini kana kana,
Bakmıyordu bile akan gözyaşlarına,
Bir an olsun ne bir şüphe nede bir arzu,
Bereketiyle yeşertiyordu imkansız olanı,
Amacını bilen bir eda bir ahkamlık,
Sezgi ve ulaşılacak erdem ötesi bir şey,
Adı yoktu belkide inanası üzeri,
Sonra herşey uçsuz bucaksız bir denizde,
Toplandı ve varılması gereken yere,
Vardığında işte olan oldu ...
Sancı,ağlayış yakarış ve bir tutam hüzzam,
Koptu kalbinden belkide gelmeyecek üzere,
Ayrıldı benliğinden ve uçtu gözlerinin önünden,
Ama umut,bekleyiş ve hülasa bir rüya,
Sardı çeperini yırttı böğürünü,
İşte o zaman bağırdı o şöyle;
Özgürlük,özgürlük ve yine özgürlük...




0 yorum

UFO düzmecesi...


Yıllardır insanların kafalarını kurcalayan bir konu:UFOlar...gerçekmi yoksa hayal ürünümü?aslında bunu kimse bilmiyor.kimisi bunu hayal ürünü kandırmaca olduğunu belirtirken kimisi ise bunun gerçek olduğunu veABDgibi büyük devletlerin bunu dolaylı olarak örtbas ettiğini belirtiyorlar.kişisel fikrime gelince benim kendi kanaatime göre bunun koca bir yalan olduğu.bana kalırsa düzenlenen resim ve videoların insanları kandırma amacı taşıdığı ve bazı insanların(bunu üreten)bundan rant elde ettiklerini düşünüyorum.zaten bir çok video ve resmin fotomontaj olduğu ortaya çıktı.(hatırlarsanız özellikle roosvelt olayı).birde ilgimi çeken olay çektiklerini söyledikleri video resimler.fikrimce bu dökümanları dikkatlice incelerseniz göreceksiniz bundan yarım aır önce çektikleri resimlere ufolar o günün koşullarına birebir benziyordu.nasıl mı yani ufo şekilleri biraz daha ilkel,şapka şeklindeydiki o günün uçan balonlarına benziyordu.şimdi çağ değişti teknoloji ilerledi ve bizim ufolarda buna ayak uydurmaya başladılar:))nasılmı şöyle:şimdi baktığımızda ufoların daha modern ve çağdaş çizgide olduğunu ve disk şeklini aldığı görüyoruz.yani onlarında medniyeti bizim medeniyetimizle birebir bir şekilde gelişti:))taa ışık yılı uzaklıktan gelen akıllı varlıklar dünyadaki son 50 yıldaki değişime göre kendi teknolojilerini bizim gelişme durumumuza göre değiştirdiler:))kesinlikle söylüyorum bunlar sadece düzmece şeyler ve insanlar bunlara nasıl inanıyor halen anlayabilmiş değilim.bir de 50 yıl önce bir amerikalı yazar ufolarla temasa geçtiğini ve yer kürenin üzerine çıktığını belirtmiş ve onarın misafiri olduğunu söyleyerek büyük sansasyon yaratmıştı.yazarın yazısında venüs gezegenine gittiğini ve oranın dünyayla eş bir gezegen olduğunu söylemişti.buğün gönderilen uydulardan biliyoruz ki venüs gezegenin tam bir cehennem olduğunu ve hiç canlının orada yaşamayacağını.artık fazla söze gerek yok.dediğim gibi böyle söylencelere itibar etmeyin.unutmayınki bazılarının ekmeğine yağ sürmüş oluyorsunuz.saygılarımla....

0 yorum

Ağlayış ve Figan

Güneşimiz parlamıştı munzurun yamacında,
ne idem alın yazımız buymuş,
krizantemler açardı dağların eteğinde,
zılgıtlar inilderdi sarp yamaçlarda,
gözlerden akan kan ıslatmıştı dijle ve fıratı,
bilinmez bir feodaliteydi artık bu,
yalın ayaklarıyla dolaşan kızlar sarmıştı etrafı,
ağlaşır figan ederdi her biri ayrı bir köşede,
umudumuz ve efkarımız dolaşırdı sessiz sedasız,
ne yaptığını bilmiyen bir çocuk vardı içimizde,
yağmurlar akardı saçlarımızdan ve karışırdı dijleye,
ümitlerimiz sarp dağların arkasında kalmıştı,
tüttürdüğümüz cigaramız bile yarım kalmıştı,
ellerimiz üşürdü kışın ayazında,
bir tutam türkü tuttururduk devamında,
içimiz ısınırdı ama ne zamana kadar sürmeliydi,
bir bilinmezliğe düşmüştük gülüşler ağlayışlarda...

0 yorum

Yorumsuz bir fotoğraf...!!


Ecevitin Avrupa Aile fotoğrafındaki bu görüntüsüne bakacak olursanız neler hissedersiniz?Yalnızlıktan bunalıp,sıkılan "ahh bir bitsede evimin yolunu tutsam" dediği aşikar:-)Zaten diğerleride anlaşılan adam yerine koymuyorlar "Türk siyasetinin mihenk taşını"...Varlığı ile yokluğu anlaşılmıyor şüphesiz.Ama ben yinede bu fotoğrafa bayılıyorum.Paylaşmak istedim...