Biyografi konusunda kimsenin eline su dökemeyeceğine inandığım Stefan Zweig tarafından yazılan bu kitap,tarihe önemli bir yön veren ve keşifleriyle birlikte dünyanın çevresini ilk kez dolaşan Macellanı anlatıyor.Araştırmacı kişiliğiyle de bilinen Zweig eski bilgiler ışığında çıkardığı hayat hikayesini roman tadında bir yazıyla okuyucularla buluşturuyor.Bir çok tarihi şahsiyetin hayat hikayelerini yazan yazar aynı başarıda ki bu kitabında Macellanı konu alıyor.Tarihi figürleri ve olayları aynı canlılıkta okuyucuya hissettiren yazar bizleri de o devirlere götürüyor.Hikayede ki karakterlerin psikolojilerini de gerçekçilikle kurgulayan Zweig sanki o anlara şahitlik etmiş bir tarzda yazısını kaleme almış.Kitap özetine gelecek olursak;
Portekizli denizci Macellanı bilmeyenimiz yoktur.Dünyanın çevresini dolaşarak dünyanın yuvarlak olduğunu tespit etmekle kalmamış aynı zamanda Pasifik(sessizlik) okyanusuna adını vererek ilk geçen olmuştur. Macellanın hayatı ve yolculukları tehlikelerle geçmiştir.İspanyol donanmasıyla bir çok sefere çıkıp savaşlara katılan Macellan ayrıca o dönemde kilosu altından pahalı olan karabiberin getirildiği uzakdoğu seferlerine de katılırdı.Bir çok kez bu uzun seferlere iştirak eden Macellan Hindistana giden baharat yollarını avucunun içi gibi bilmektedir.Usta bir denizci olan Macellan uzun seneler Portekiz Kralının hizmetinde bulundu.Savaşta yaralandıktan sonra gözden düştü ve istediği yaşam koşulları Kral tarafından sağlanmadı.Bunun üzerine yeni bir plan yaparak çok daha kısa bir rotadan Hindistana ulaşabileceğini dile getirdi.Aradığı desteği Kral sağlamadı.Ümit burnu üzerinden Afrika çevresinde dolanarak Hindistana ulaşmak uzun ve meşakkatli bir işti.Batıya gittikçe daha kısa bir yol bulabileceği düşüncesini İspanyol Kralına inandırdı.Kralın desteğini alan Macellan bir çok parça gemiyle hazırlıklara başlamış ve kısa sürede denize açılmıştır.Denizlerde hüküm süren rekabet Portekiz ve İspanyayı karşı karşıya getirmişti. Denizcilik alanında geri kalan İspanya baharat yolunda Portekizden hak talebinde bulunuyordu.Portekiz bu çok değerli seferlerde İspanyaya izin vermiyordu.Antlaşmazlığın çözümünü Vatikan sağlamış ve batıyı İspanyollara ,doğuya açılan zengin baharat yollarını ise Portekize bırakmıştı.Bu sebepten dolayı İspanya baharat adalarına batıdan gidilebilecek yollar üzerine çözüm arıyordu. Macellanın teklifinin kabul görmesinde ki en büyük sebep baharat adalarından pay alma yarışıdır.Batıya ilerleyen Macellan Atlantik okyanusunu geçip kısa sürede Brezilyaya ulaşmıştı.Burada demirleyen gemi mürettebatların ihtiyaçlarını gidermiş ve baharat adalarına açılabilecek yollar üzerine planlar yapılmıştır.Güneye inmeye devam eden filolar patagonyaya ulaştı.Burada ki yerlilerin ayaklarının büyük olması sebebiyle buraya büyük ayaklılar manasında ''patagonya'' adı verildi.Bir çok nehire grilmiş fakat kanal olmadığı anlaşılmıştır.Umutlarda geçen aylarla birlikte tükenmiş ve mürettebatın Macellana isyan girişimleri gelişmiştir.Bu girişim sonucu bir gemi İspanyaya geri dönmüş filo ise Macellanın emriyle devam kararı vermiştir. Macellanın kendi adıyla anılacak olan kanala girilmiş ve bu kanal yoluyla pasifik okyanusuna açılmışlardır.Aylar süren yolculuk esnasında dalgasız ve çarşaf gibi bir deniz olması sebebiyle bu okyanusa sessizlik adını verdiler.Bu yolculuk esnasında mürettebatın üçte ikisi öldü.Geri kalanlar ise ölmek üzereyken Filipin adalarına ulaştılar.Burada hristiyanlığı ve İspanya otoritesini sağlamak isteyen Macellan ,Filipin Kralını kendine tabi kıldı.Fakat adalarda çıkan basit bir isyan girişimini üzerine giydiği demir zırhların içinde gözdağı vermek için bizzat kendi bastırmak isterken yarı çıplak yerliler tarafından mızraklarla öldürülmüştür.Öldürüldüğü görülen ve yarı tanrısallaştırılmış bir varlık olmadığı anlaşılan Macellanın mürettebatları adalardan kovulmuştur. Buna rağmen baharat adalarına ulaşan gemi çok kıymetli baharatları yükleyerek İspanyaya dönmeyi başarmıştır.İspanya Kralı tarafından ödüllendirilen mürettebata madalyalar verilmiş fakat Macellan unutularak kazanılan bu başarıda o dönemlerde adı bile geçmemiştir.Gerçek değerinin anlaşılması için ise yüzyıllar geçmesi gerekmiş.Kısacası geçmişe yolculuk yapmak isteyenleri zaman makinesi olmadan yolculuğuna çıkaran bu kitabı tavsiye ederim.
Yazar Hakkında;
Stefan Zweig, (d. 28 Kasım 1881, Viyana, Avusturya-Macaristan - ö. 22 Şubat 1942, Petrópolis, Rio de Janeiro, Brezilya) Avusturyalı romancı, oyun yazarı, gazeteci ve biyografi yazarı.Babası varlıklı bir sanayici olan Stefan Zweig, küçük yaşlardan itibaren kültür ve edebiyat alanında eğitim görmeye başladı.Avrupa’nın içine düştüğü durumdan duyduğu üzüntü ve yaşamındaki düş kırıklıkları nedeniyle 22 Şubat 1942'de Rio de Janeiro'da, karısı Lotte ile birlikte intihar etti.
(Alıntı;Wikipedia)
0 yorum:
Yorum Gönder