Norveçli yazar Jostein Gaarder tarafından kaleme alınan bu kitap büyük küçük demeden yediden yetmiş yediye herkese felesefenin tam olarak ne olduğunu eğlenceli hikayesiyle aşılamaya çalışıyor.Felsefe geçmişten günümüze fikirlerin çatışması olarak ön plana çıkan bir bilim dalıdır.Genel olarak felsefe, Yunan Helenistik döneminden beri sürekli yeni fikirlerle gelişim halinde. Jostein Gaarder de hikayesinde bu karmaşık durumu en basite indirgeme amacıyla yarattığı Sofie karakteriyle okurlarını geçmişten günümüze bir yolculuğa çıkartıyor.Bu yolculuk ustaca işlenmiş senaryosuyla hem bilgilendirme hemde eğlendirme amacı güdüyor.Kitabı elinize aldığınızda konuların sanki on beşli yaşlara yazıldığı izlenimi alabilirsiniz, fakat içerisinde ki bilgilerin yalın ve sade anlatımı belkide bu zamana kadar çekinerek uzak kaldığınız felsefeye sizi bir nebze olsun yakınlaştırabilir.Kitabın özetine gelecek olursak;
Hikaye Sofie ve ailesinin yaşadığı ufak bir evde başlıyor.Liseye giden Sofie genel olarak başarılı bir öğrenci olmakla birlikte oldukça da sorgulayıcı bir mizaça sahip. Ayrıca etrafında gördüğü her şeyi tanımak isteyen dünyaya daha değişik bir bakış açısıyla bakarak yeni bir şeyler öğrenmeyi amaçlayan bir öğrenci ruhu taşıyor.Hal böyle olunca da nereden geldiği belli olmayan yazarı meçhul bir filozof tarafından belli aralıklarla mektuplar almaya başlıyor.Mektuplar felsefenin genel yasalarıyla birlikte eski filozoflardan bilgi almasını sağlayacak metinlerden oluşuyor.Mitlerden eski dinsel doğmalara,ahlak,etik ve inanç felsefesine kadar geniş perspektifte konular var.Tabi Sofie de merakıyla mektupları tek harfine varıncaya kadar dikkatlice okuyor.Yazarın Sofie ismini bu kıza vermesinin de özel bir sebebi bulunmakta. Sofie ismi bizimde çok iyi bildiğimiz Ayasofya dan geliyor.Yani kelime olarak ''Kutsal Bilgelik'' gibi bir manası var.Kitabın kapağında da tavşan resmiyle atıf yapılan şapkadan çıkan tavşan önermesi oldukça dikkat çekici.Bu önermeye kitap ta ayrıca bir kaç yerde rastlayabilirsiniz.Bu önermenin açıklamasına gelecek olursak; her insanın evreni farklı algılama mekanizması var.Dünyayı hep küçüklükten beri şartlandırılmış belli kıstaslarla öğreniyoruz.Filozoflara göre dünya aslında çok garip ve normal olmayan bir çok etmen barındırıyor.Bizlere bu garipsemeler olağan akışıyla çok normal ve sıradanmış gibi görünüyor çünkü dediğim gibi daha ilk doğumdan beri dünyada ki varlık ve olaylara kendimizi alıştıra alıştıra uyum sağlıyoruz.Eğer ki bu enteresan dünyayı bir sihirbazın gösterisinde ki tavşana benzetecek olursak bizler ise bu sihir gösterisinden bihaber olan ve tavşanın tüyleri arasında rahata alışmış ve her şeyi olağan karşılayan sıradan insanlarız.Hiç bir zaman bu mucizeyi gerçekleştiren sihirbazı görmeyi istemeyeceğiz çünkü tavşanın tüyleri arasında algılarını tavşana göre köreltmiş bireyleriz.Yalnız filozoflar bu garipsemenin farkındadır ve arada sırada kendi sınırlarını aşarak tavşanın tüylerine tırmanıp sihirbazı görmeye çalışırlar.Normal insanlarla filozoflar arasında ki fark budur.Sihirbazı gerçekten gören bir filozof var mıdır bunu belki hiç bir zaman öğrenemeyeceğiz fakat felsefenin insan ufkunu genişlettiği de bir o kadar gerçek. Sofie ismini dahi bilmediği meçhul filozofundan mektuplar almaya devam eder.Eski Yunan filozoflarından Platon,Sokrat ve Aristotalesten değerli bilgiler edinir.Hikaye bu şekilde devam ederken ve tabi biz okuyucularda temel felsefe derslerini en yalın haliyle zevkle alırken birden değişik mektuplar almaya başlar Sofie. Ama bu mektuplar meçhul filozoftan gelmiyor sanki onu her an izleyen ve yönlendiren ve her şeyi bilen biri mektup göndermeye başlıyor.Kitap bu yönüyle biraz kafa karışıklığı yaratabilir. Zaten konusuyla da felsefeye hizmet eden bir kitap olduğu da bu yönüyle unutmamalı.Yazarın kızına yazdığı mektuplar kitap karakteri Sofie olarak karşımıza çıkıyor. Sofie kendisini yaratan kitap yazarını hür iradesiyle tanımlayabiliyor fakat her hareketi onun kontrolü altında.Bunu yaşantımızın her anının Tanrı tarafından yönetilmesi şeklinde bir örnekle açıklayabiliriz.Kitap yazarı da esasında kitabın içinde bir karakter yani dediğim gibi kitap biraz kafa karıştırıcı aslında. Sofiede kendi hür iradesiyle kitabın içinden çıkmaya çalışıyor yani yazarın bilincinin içinden.Kendisine mektup gönderen filozofta ,Sofie gibi yazarın beyninde yarattığı bir karakterden başka bir şey değil.Yazarın beyninin zincirlerinden kurturma çabaları kitabın asıl konusunu oluşturuyor fakat her sayfa felsefik bilgilerle aydınlatılmış.Orta çağ düşünürlerinden Kant,Spinoza,Descartes ile birlikte yakın çağda yaşamış Fraud, Nietzsche ve Marx da kitapta yer alan karakterlerden sadece bir kaçı.Ele alınan konulara aslında yüzeysel ve basitleştirilmiş felsefe de diyebiliriz.Felsefeye yeni başlayanlar için gerek konusuyla gerek akıcılığıyla oldukça faydalı bir eser olduğu inancındayım. Sofie'nin akıbetine gelecek olursak kitabın finalinde yazarın beyninden filozofla birlikte çıkmayı bir şekilde başarıyor ve hikayede bu şekilde son buluyor. Felsefe en basit haliyle soru sormaksa bende kitabın finaline uygun bir soruyla yazımı bitirmek istiyorum.Sizce bizimde Tanrının bilinçaltından Sofie gibi zincirleri kopararak çıkıp özgür olabilmemiz mümkün mü?
Yazar Hakkında;
Jostein Gaarder (d. 8 Ağustos 1952; Oslo), Norveçli yazar.
Annesi, Inger Margrethe Gaarder öğretmendi ve çocuk kitapları yazarıydı. Babası, Knut Gaarder Oslo'da kolej müdürlüğü yapıyordu. 1971'te Oslo Katedral Okulu'nu bitirdi. 1974'te evlendi. 1976 ve 1983 yıllarında iki oğlu oldu. 1976'da Oslo Üniversitesi'nde İskandinav dilleri (Norveççe), düşünce tarihi ve dinler tarihinden lisans eğitimini tamamladı.
1981'de Ailece Bergen'e yerleştiler. Jostein Gaarder Fana Koleji'nde on yıl boyunca felsefe ve edebiyat öğretmenliği yaptı. 1991'de Jostein Gaarder tam zamanlı yazar oldu. Sofie'nin Dünyası'nı yazdı.
1994 yılından beri doğduğu yer olan Oslo'da yaşıyor.
(Alıntı;Wikipedia)
0 yorum:
Yorum Gönder